19 Mart 2014 Çarşamba

Şarkı Söyleyen Kadın

Seninle ilk tanıştığımızda 'oyunların kuralını bozan hep benim gırgırı şamatayı seven hep benim bilin bakalım ben kimim' diyordun Anima'da. Şarkı güzel,kız güzel ama eksik bişeyler vardı sanki benim için.Tam anlamıyla bağlanamıyordum. Halbuki ne de güzel müzik yapıyolardı... Anima daha fazla tutunamayarak dağılma kararı aldığında 'ah ulan eşşek kafam değerini bilemedin şu grubun al dağıldılar işte' diye kendi kendime kızıyordum sanki ben dağıtmışcasına. En çok ta Ceylan'ın sesini bir daha duyabilir miyiz ki acaba bunu merak ediyordum. Çünkü 'Elveda' vardı daha avaz avaz haykırılacak. Daha bir çok şarkı vardı söylenecek. Çok geçmeden yine Anima'dan arkadaşı Murat Çopur'la Friendly Fire dönemi başladı ki bu dönemi ben çok hatırlamıyorum başka şeylere merak salmış olsam gerek :) Ceylan'ın hala şarkı söylüyor olduğunu bilmekse mutlu ediyordu beni. İlk albüm 'Soluk' çıktığında ise dedim tamam başlangıç yapıldı artık hiç endişelenme çünkü bu kız alır yürür...

Sadece bizim memlekette mi böyledir bilemiyorum fakat yeni piyasaya çıkan şarkıcılara/gruplara hep bir yakıştırma hep bir benzetme durumu olur. Solist erkekse 'İşte Teoman'ın veliahtı' , kadınsa 'Şebnem Ferah ve Özlem Tekin'e rakip mi geliyor ?' şeklinde yakıştırmalara maruz kalır. Ceylan Ertem ne kadar özgün olursa olsun yakıştırmalardan,benzetmelerden kaçamazdı,kaçamadı da zaten. Sadece vokal tarzıyla değil sahne üzerindeki 'dünya yansa umurumda değil ben şarkımı söylerim arkadaş!' havasıyla da Björk'ü akıllara getirdi. Buna zaman zaman bozulduğunu söylüyordu ama dediğim gibi bu illet bizde yeni baş gösteren ya da sadece Ceylan'ı hedef alan bir tutum değildi. O 'Ceylan Ertem'in müziğini' yapıyordu. Kendi müzik dünyasını oluşturmanın peşindeydi ama yinede bu mert kadından 'Evet Björk'e benziyorum bazen bi sorun mu var?' tarzında çıkışlar bekliyordum doğrusu... İlk albümü 'Soluk' topraklarımızda filizlenmiş en sağlam alternatif işlerden biriydi. 'Soluk' Anima döneminden çok daha farklı,bağımsız ve deneysel olmasıyla Ceylan'ın neden Anima'dan ayrıldığına dair önemli ipuçlarını içinde barındırıyordu.Kalıplar kırılmıştı ve müzik sonsuzdu evet,Soluk bize bunu haykırıyordu.Hele ki o albümde bir 'Gönül Dağı' vardır ki feryat figan. Açıkçası  türkülere yapılan yeniden-yorumları çok başarılı bulmam ve 'neden bulaştın arkadaş?' diye de kızarım müzisyene. Eğer cover yapılacaksa Ceylan'ınkiler gibi kesinlikle baştan çıkarıcı,kendine has ve eski dokuya zarar vermeden yapılmalı.'Gönül Dağı' Ceylan'ın konserlerin bitişinde dinleyicisiyle beraber ettiği bir tür dua.Bazen bir haykırış,çoğunlukla bir saygı duruşu.

                     



Oldukça doyurucu olan ilk meyvesinden sonra Ertem arayı çok uzatmadan 2.meyveyi büyütüp bizlere verdi. O meyvenin adı 'Ütopyalar Güzeldir'.Sözler açısından ilk albüme göre çok daha başarılı bulduğum 2.albümün soundu başka yerde duymanızın pek mümkün olmadığı bir bakış açısı ve deneysellikle hazırlanmıştı.'Zaman ilaç mıdır yoksa kalbini yavaşça yaran yoran bir bıçak mıdır?' gibi derin soruların olduğu -bence hiç düşünmeyle kafayı kırmaya yeltenmeyin- 'Kaçıncı Yarın' albümün kliplenen ve en sevilen şarkılarından biri olurken benim favorim,dizeleri Ömer Hayyam'a ait 'Ne Güzel Gün' oldu. Şiir bestelemenin zorluğunu hiç bilmiyorum sadece önemli bestecilerin kelamlarıyla bu işin zorluğunun farkına varmaya çalışanlardanım.Ceylan Ertem bu işi de iyi kıvırmış.Şarkının Çağlayan bir nehir gibi akıp giden bestesi kesinlikle çok çok iyi.Ferhan Şensoy takipçilerinin iyi bildiği 'Ütopyalar Güzeldir' ise Ceylan'ın soluğuyla tekrar hayat bulmuş.Ozan dilinden yazılmış gibi tınlayan 'İstisna' ise sözleriyle alkışı hak ediyor.Yakın arkadaşı Mabel Matiz'in bestesi 'Cennetin Irmakları' da albümün öne çıkan şarkılarından oluyor.


Her ne kadar çıkarttığı solo albümler ile kulaklarımızda yer edinmeye başlamış olsa da,Ertem'in, 'Sezen Aksu Tribute' projesiyle geniş kitlelere ulaştığı bir gerçek.Kendisine sık sık önerilen 'bir cover albüm yapsana' tekliflerine -şimdilik- kulak tıkıyor Ceylan Ertem.Ben de konsere gelip dinlemeyle ya da Youtube kayıtlarından yetinmeyelim isterim ama biraz daha zamanı var gibi bu işin. Sadece Sezen Aksu değil Yıldız Tilbe, Umay Umay, Bergen gibi önemli kadın şarkıcıların şarkılarını da söyledi sahnesinde Ceylan.'Son Bakış', 'Kalbim Ege'de Kaldı', 'Düşmedim Daha' gibi başarılı yorumların ardına bir de sözleriyle Türk Pop Müziği tarihinde bir zirve olarak gösterilen Yıldız Tilbe'nin 'El Adamı'nı ekledi. Yıldız Tilbe şarkılarını coverlamak biraz cesaret ister. Tilbe öyle çığlık çığlığa söyler ve beynimize öyle kazır ki yorumunu,bir başkasının gelip onu oradan sökmesi imkansız gibidir.



Sözleri ve gözleri çok yıpratmayalım derim.Hep uzun blog yazılarının sıkıcılığından yakınırdım aynısını yapmayayım : )Her ne kadar bu kadına bazen kelimeler yetmese de birşeyler anlatmaya çalıştık elimizden geldiğince,dilimizin döndüğünce... Bak diyorum ki bu kadın sadece şarkı söyleyerek hayatımıza dahil oldu.'Sadece' şarkı mı söyledi peki? Hayır. Gezi Parkı Eylemleri başta olmak üzere bireysel aktivistliğiyle sosyal medyayı en doğru kullanan isimlerden biriydi.Sindirilmenin,bastırılmanın ayyuka çıktığı şu dönemlerde iyiye iyi,kötüye kötü demesini bildi. Mert ve yürekli bir kadın olduğunu şarkılarını söylerken zaten anlayabilirdiniz fakat hala anlamayanlar için şarkıcının kişisel hayatında neler yaptığına bir göz atmak gerek diye düşünüyorum. Ceylan iyi ki hayatımızdasın. Sesinle,nefesinle,aktivistliğinle,sürekli gözümüze gözümüze salladığın o sol elinle :), bazen çok açık bazen çok bulanık,bazen çok mantıklı bazen saçma sapan oluşunla,şarkı söylerken o sahneden kopup giden ruhunla ve şarkılarınla iyi ki varsın Ceylan Ertem.
Var olsun güzel şarkı söyleyen tüm kadınlaaaaaaaaarrrr!




17 Mart 2014 Pazartesi

Ayşe Sizin Gibi Biri Değil!

İlk albümü 'Rüyadan Kaçış'taki cesur soundu ile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran rock müziğin hırçın kızı Ayşe Saran 2.solo albümü Kavga Başladı'yı geçtiğimiz günlerde OnAir müzik etiketiyle yayınladı.Rock ve metal müzik camiasındaki üretimleriyle son yıllarda adından sıkça söz ettiren Össan Deneç prodüktörlüğünde hazırlanan albümde Ayşe Saran'ın yanı sıra Össan Deneç ve Ete Kurttekin imzalı şarkılar bulunuyor.'Rüyadan Kaçış'taki iddialı ve cesur soundu genel hatlarıyla koruduğunu söyleyebildiğimiz Ayşe Saran'ın ilk albüme kıyasla daha sert ve hırçın olduğunu görüyoruz.Bu sertlik ve hırçınlık Saran'ın ilk albümünde dinleyiciler tarafından eleştirilen vokal tarzına da yansımış.Ayşe Saran albümün sert ve keskin havasına yakışır şekilde söylemini kalınlaştırmış.Böylesinin daha güzel olduğunu söyleyebilirim.




Ayşe Saran'ın yeni albümünü dinleyip analiz ederken ilk albümüne dönüp mukayese etmeden duramıyorum.Rüyadan Kaçış'ın sound olarak ilk dinleyişte kulaklara kazınıcı yönü şarkı sözlerine pek uğramamış görünüyordu.Albümde sözü ve müziğiyle öne çıkan çok az şarkı vardı. 'Yok Ki' ,'Ne Fark Eder', ' Her Şey Bitecek' benim için bir adım öne çıkan şarkılardı.Yeni albümde Saran'ın bu kısıma çok çalıştığını görmekle birlikte boş şarkının olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.İlk klip şarkısı olarak seçilen 'Ben Senin Gibi Biri Değilim' albümün genel tavrını en iyi özetleyen şarkı olmasıyla doğru bir seçim. Klibin ne kadar iyi olduğuna siz izleyip kendiniz karar verin. 'Cehennemde doğan günahtan korkar mı ?' gibi can alıcı soruları içinde barındıran 'Taarruz' albümdeki favorim olurken, destekleyici elektronik alt yapısıyla bir adım öne çıkan  'Ölüm Marşı' ,kavganın başlayıp hainin gazladığının haberini veren 'Kimim Ben' ve bir Ete Kurttekin bestesi olan 'Bir Köşede' albümün en sivrilen şarkıları bana göre. Bu gümbür gümbür gidişatta bir ara vermek istediyseniz sizi ilk karşılayan şarkı 'Balad' olurken temposu bir inip bir yükselen 'Sessizce' belki bu kategoriye dahil edebileceğimiz şarkılardan biri oluyor.Elektronik alt yapısıyla dikkat çeken 'Hayal Kursam' ise albüme güzel ve değişik bir kapanış yapıyor.





Şöyle bir toparlarsak Ayşe Saran'ın ilk albümünden sonra çıtayı epey yükselttiğini düşünüyorum.Albümde bir araya gelen müzisyenlerin kalitesini düşündükçe bu albümün buram buram kalite kokmasına şaşırmamak gerek aslında.Albümün beyni olarak gösterebileceğimiz Össan Deneç'in düzenlediği şarkılarda cayır cayır gitar soloları olmamasına her ne kadar alışmış olsak da insan yine de 'olsaydı fena olmazdı be' diye düşünmeden edemiyor.Her neyse bu kısımlar zaten sırf eleştiri olsun diye eleştirdiğim noktalar. Yoksa albümün kendisi alev gibi elde tutulmuyor.Açıkçası Saran'ın konserlerini heyecanla bekliyorum.Yurdum insanının sabır noktası bu denli taşmışken bu sert şarkıları hep birlikte avaz avaz söyleyip kıyameti kopartmayı hayal etmekle birlikte yazıya,albümde emeği geçen herkese - özellikle muhteşem kapak tasarımında - böylesi kalburüstü bir albüme katkıda bulundukları için teşekkürü bir müzik dinleyici olarak borç biliyorum. Metalinize sağlık!

Dikkat Çektiklerim: Taarruz,Ölüm Marşı,Kimim Ben,Bir Köşede
Zayıf Halkalar: Zayıf halkası yok bu albümün


16 Mart 2014 Pazar

Denemeye Değmez Mi ?

Çıkardığı albümler ve konser performanslarıyla Türkçe Rock müziğin olmazsa olmazlarından biri haline gelen Şebnem Ferah 7.stüdyo albümü 'OD' u 2013'ün Mayıs ayında beğenilerimize sundu. Tabi ki çoğu müziksever gibi bende heyecanla bekledim. Bir önceki albümü 'Benim Adım Orman' dinleyici kitlesi tarafından çok fazla kabul görmeyen bir albüm olmuştu. 'Benim Adım Orman' Ferah'ın diskografisinde sade bir yerde dururken bana göre hiç de fena olmadığını düşündüğüm şarkıları barındırıyordu içinde.'Yalnız' albümün en iyisi olmakla birlikte hali ve tavrıyla Şebnem Ferah'tan alışık olduğumuz çıkış şarkılarından biriydi.Harcandığını düşündüğüm 'Serapmış' ve 'Mahalle' bu albümü şahlandırmaya yetecek güçte şarkılar olmasına rağmen Ferah bu albüme 'Yalnız' ve 'Eski' şarkılarından başka klip çekmedi.




İstikrarlı müzik yolculuğunda kendisine pek bir olumlu geri dönüşü olmadığını gördüğüm bu albümden sonra Ferah'ın eski çizgisine -hatta Can Kırıkları dönemine- bir geçiş yapacağını tahmin ediyordum.'OD' u dinleyip bitirdiğimde çok da yanılmadığımı görmüş oldum ama aynı zamanda keşke yanılsa mıydım acaba diye de sormadan edemedim kendime. Şebnem Ferah'ın yıllardır aşina olduğumuz soundunun 'yine' aynı stüdyo ekibi tarafından muhafaza edildiğini görmek açıkçası bu sefer sinirlerimi zıplatmadı değil.Bir iskelet üzerine oturttuğu sound maalesef dinleyiciyi sıkmaya başladı diye düşünüyorum.Koyu Şebnem Ferah hayranlarından gözlemlerim de bu yönde.Albümü baştan sonra dinleyip bitirdiğinizde aklınızda ne bir gitar solosu ne de vurucu bir nakarat kalıyor.Sanki 53 küsür dakika boyunca tek bir şarkıyı dinliyormuşsunuz hissi oluşuyor.Çıkış şarkısı 'Birileri Var' aslında albüme dair umut yüklemiyor değil.Ferah'ın her albümünde mutlaka bir adet bulunan 'İnsanlığa sesleniş' temalı şarkı olan 'Birileri Var' maalesef tek başına bu albümü kurtarmaya yetmiyor.Şebnem Ferah albümlerinin dinamik açılış şarkısı görevini üstlenen 'Kalbim Mezar' bu görevi başarıyla ifa ediyor.Hemen arkasından gelen,yine tipik bir Şebnem Ferah ağıdı gibi tınlayan ve albüme adını veren 'OD' ise sözlerindeki derin anlam için ayrı bir alkışı hak eden şarkılardan.Şarkı sözü yazma konusundaki becerisini tartışmayacağım Şebnem Ferah yeni albümünde bu konuda da çuvallamışa benziyor.Art arda sıralanan 'Savaş Boyası', 'Bin Yıldır', 'Ya Hep Ya Hiç', 'Utangaç' ve 'Yarım' dinleyicinin diline dolanmayacak,hafızalara kazınmayacak,sözleri zor,akılda kalıcı olmayan ve sanki albümdeki 10 şarkılık listeyi doldurmak için sıralanmış şarkılar gibi geliyor.Şarkıların çoğunun 5 hatta 6 dakikalık süreleri aşması ise sözlerin zayıflığını kurtarmak için başvurulmuş bir yol gibi görünüyor fakat Ferah'ın tembelliği bu kez her daim adlarından övgüyle bahsettiğimiz ekibine de sirayet etmiş durumda.Türkiye'nin en iyi gitaristlerinden biri olarak anılan Metin Türkcan'ın gitarından alışık olduğumuz güçlü ve orijinal gitar soloları maalesef bu albümde yerini herhangi bir rock şarkısında duyabileceğimiz,içinde bir yenilik barındırmayan sıradan gitar sololara bırakmış.Tam albüme dair bütün umutlarımı suya düşürdüm derken albümün 9. şarkısı 'Girdap' başlıyor. İnanılmaz sözler,inanılmaz bir trafik ve akış diyecekken onun da lüzumsuz yere uzatılıp 6 dakikayı aşacak şekilde kaydedilmesi şarkıya olan bağlılığımı düşürüyor.Albümün kapanış şarkısı ise Ferah albümlerinde daha önce görmediğimiz bir cover 'Çok Yorgunum'.Canlı performanslarında adeta öttürdüğü şarkıyı stüdyo kaydında neden bu kadar düşük söylemiş onu da anlamaya çalışırken albüm bitiveriyor.





Şebnem Ferah'ın dinleyici nazarında kredisinin bu albümle tükenmeyeceği bir gerçek.Şimdiden söylenmeye başlanan ve yıllar sonra da söylenecek olan 'Klasik Şebnem Ferah soundu' etiketi gerek şarkıcının yazdığı şarkılara gerekse çalıştığı ekibe yapışmış durumda ve bu durum yeni müziklerinpeşinde koşma yolunda büyük engel diye düşünüyorum. Şebnem Ferah'ın şarkılarının ardından böyle söz ettirmeyi isteyip istemediğini bilmiyorum. Eğer böyle bir iddiası varsa bundan sonra da bu soundun peşinde koşmaya ve yeni albümünü dinleyen insanlarda 'acaba yine mi ?' sorularını sordurmaya devam edecek gibi gözüküyor fakat böyle iddia söz konusu değilse çok yetenekli Ferah'ın neden değişime kendini bu kadar kapattığını anlamaya çalışmak kafamızın yeterince karışmasına yetecek çapta büyük bir soru.Ben en iyisi buradan Şebnem Ferah'a son albümündeki dizelerinden seslenip bitireyim yazımı.

'Kazansak da kaybetsek de denemeye değmez mi ? ' Evet Şebnem sonunda dinleyicilerini kazansan da kaybetsen de şu soundunu değiştirmeyi denemek değmez mi ?

Dikkat Çektiklerim: Girdap,Kalbim Mezar,Birileri Var
Albümün Zayıf Halkaları: Yarım,Bin Yıldır,Utangaç



Başladık Yarım Bırakmayalım!


Gerek Kargo kariyeri gerek Maskott projesi ve gerekse çıkardığı solo albümleriyle Türkçe Rock müziğinin en başarılı isimlerinden biri olan Koray Candemir bildiğiniz gibi yoluna tek başına devam etme kararı aldı ve 2.solo albümü 'Yarım Kalan'ı geçtiğimiz aylarda piyasaya sundu. Hepimiz onu Kargo'nun yetenekli ve yakışıklı solisti olarak tanıdık. Kargo grubuyla müzikal anlamda çıkmaza girdiklerini belirten Koray Candemir ve Kargo'dan arkadaşı Serkan Çeliköz bir süre Seattle'a gidip orada yaşamışlardı.2010 yılında tekrar Türkiye'ye dönen ikili Maskott isimli bir grup kurup bu müzikal birlikteliği 'Tuval' isimli bana göre şimdiye kadar yapılmış en iyi türkçe albümlerden biriyle taçlandırmışlardı.Tuval,içerik anlamında oldukça dolu bir albüm olmasına rağmen grup bu albümü bana göre yeterince iyi tanıtamadı.Çektikleri 4 adet video klibin hiçbirinin televizyon kanallarında doğru düzgün döndüğünü pek hatırlamıyorum, hatırlayan da çıkmaz herhalde.Altındaki kırmızı halıyı çekmesine alışık olduğumuz Koray Candemir,Maskott'a da tutunamadı.Serkan Çeliköz'le aldıkları ortak kararla bu projeye -şimdilik- ara verdiler.Yoluna tek başına devam etme kararıyla beraber hemen 2.solo albümünün çalışmalarına başlayan Candemir,Mor Ve Ötesi'nden tanıdığımız Burak Güven'in prodöktürlüğünde stüdyoya kapandı. Uzun ve verimli bir stüdyo çalışmasının akabinde 2013'ün Mayıs ayında albümünü çıkardı. Bu albümle beraber her cuma günü Beyoğlu Hayal Kahvesin'de kendisini yalnız bırakmayan dinleyici kitlesini daha da genişletti.Tabi Hayal Kahvesin'deki mükemmel performanslarından bahsetmemek olmaz. Davulda Okay Aynur,gitarda Cem Şahin ve bas gitarda Cemre Kabaştan oluşan ekibiyle yaklaşık 2 yıldır beraber çalan Koray Candemir'in solo kariyerine devam ettiğini bu performanslarda anlamak biraz zor çünkü Candemir sanki tek adam değilmiş de bu grubun bir solistiymiş gibi tınlıyor. Aralarındaki güzel uyumun çeşitli atraksiyonlarla ( Cemre'nin güzel sesinden dinlediğimiz kadın şarkıları, Cem'in zaman zaman bateri etrafında yaptığı akrobatik hareketler...) şekillenmesi,dinleyicinin de sevdiği ve her cuma günü Hayal Kahvesi'ne teşrif etme sebeplerinden oluyor.Yarım Kalan'da emeği geçen Harun Tekin,Esin İris,Melis Danişmend gibi isimleri cuma günleri Koray Candemir sahnesinde görmek artık dinleyicinin alıştığı bir durum.Sadece bu isimler değil sayamadığım bir çok ünlü ismin Candemir'in sahnesine konuk olması cuma günlerinin Hayal Kahvesin'de adeta bir 'Ünlü Şöleni' gibi geçmesine neden oluyor.



Albüme gelecek olursak yaş almayla paralel olduğunu düşündüğüm dingin ve olgun bir hava söz konusu. Bu dingin ve olgun hava hem sözlere hem de albümün sounduna yansımış durumda. Candemir'in daha önce içinde bulunduğu albümlere kıyasla daha akustik bir sound hakim Yarım Kalan'da.Bu kimilerini sevindirirken,kimilerinin beklentilerini suya düşürdü.Koray Candemir ise hiçbir zaman popülist bir tavırla müzik yapmadı.Yani derdinin dinleyiciyi kazanmak ya da memnun etmek olduğunu düşünmüyorum. Kendisi ve müziği bir değişim içinde. Bize de bu değişime teslim olup şarkıları dinlemekten başka hal çare kalmıyor.Bu satırları okurken albümün tamamen dinlendirici,huzur verici bir yapısı olduğunu düşünmeyin.Albümde Korhan Futacı'nın saksafonuyla eşlik ettiği 'Akreple Yelkovan' , 'Son Durak' ,bir Melis Danişmend düeti olan 'Yeni Bir Gün' ve albümün en sürpriz şarkısı olarak gördüğüm Aşık Veysel coverı 'Keklik İdim Vurdular' belki de eski dinamik Kargo şarkılarını özleyenler için değişik alternatifler olabilir.Bunun yanında Candemir'in bu kadar az söz ile bir dünya şey anlattığı 'Bu Şehirde' ,içinde barındırdığı soru cümleleriyle kendiyle yüzleşiyor havası veren 'Bırak Zaman Aksın' ve esasında bir Özdemir Asaf şiiri olan 'Yakın' albümün bahsettiğim akustik halinin en iyi anlatıldığı şarkılar.2. klip şarkısı olarak seçilen 'Ruhum Ayakta' ise hem sözleri hem de müziği ile dinleyiciyi hemen yakalayabilen klasik Koray Candemir şarkılarından biri olmuş. Albümün saklı hazinesi olarak gördüğüm 'Kara Gözyaşı' ise şimdilik dinleyiciyi çok etkilemiş gözükmüyor.Şimdiye kadar bahsetmediğim iki şarkı olan 'Kalan Giden Benim' ve 'Kar' bana göre albümün en zayıf halkaları. Buradan Koray Candemir'e getirebileceğim belki de tek eleştiri bundan sonraki albümlerinde kendi yazdığı şarkılara daha çok ağırlık vermesi olabilir. Bunların dışında albümdeki müzikal zenginlik yeteri kadar doygunluk hissi veriyor. Koray Candemir'in sesinden bahsetmemize gerek dahi yok. Sesini enstrüman gibi kullanabilen nadir erkek vokallerden biridir. Diğer erkek şarkıcıların aksine daha aksiyonlu şarkı söyler tizlere çok çıkar dümdüz şarkı söylemez. Bu albüm için bir araya getirdiği müzisyenlerin kalitesi ise ortada. Dolayısıyla bu kadar iyinin bir araya gelişinden zaten kötü bir sonuç beklemek deli işidir diye düşünüyorum.Albümün görseline ise 100 puan vermekle birlikte artık Koray Candemir'in hayatında hiçbir şeyin yarım kalmaması dileklerimle yazımı noktalıyorum.

Dikkat çektiklerim: Akreple Yelkovan,Kara Gözyaşı,Bu Şehirde,Ruhum Ayakta
Zayıf Halkalar: Kalan Giden Benim,Kar

15 Mart 2014 Cumartesi

Özlem Tekin Kargaları İyi Besleyemedi Mi ?

Türkçe Rock müziğin kilometre taşlarından biri olan Özlem Tekin bildiğiniz gibi 7.stüdyo albümü 'Kargalar'ı bundan tam 1 yıl önce piyasaya çıkardı. Össan Deneç aranjörlüğünde hazırlanan albümde 5 yeni şarkı 2 eski şarkının yeni düzenlemesi ve 3 şarkının remixi bulunuyor.Heavy Metal tarzındaki albüm dinleyici kitlesi tarafından oldukça beğenilmiş, çıkış şarkısı olan 'Kargalar' sosyal medyada epey konuşulmuş ve paylaşılmıştı. Kargalar,Özlem Tekin'in bugüne kadar çıkarmış olduğu en sert albüm olmakla birlikte sadece Özlem Tekin albümleri içinde değil genel olarak Türkçe Rock etiketiyle piyasaya sunulan işlerin epey üstünde bir sertlikte olmasıyla benzer zamanlarda çıkan diğer albümlerden sıyrılmayı başardı.Sertlik mevzusuna bu kadar takılı kalmamızın sebebini yine Özlem Tekin bir röportajında kendi cümleleriyle çok net anlatıyor aslında 'Sert soundla ağlamak Türkçe rock olmuş. Müziğiniz sert, cayır cayır gitar çalıyorsunuz ama nerede bu müziğin ideolojisi?' diye soruyor Özlem Tekin. Bence son derece haklı.Arabeskin aslında ölmediği sadece şekil değiştirip önümüze tekrar sunulduğuna dair uzun görüşlerimi bir başka yazıda ele alacağımdan bu mevzuyu şimdilik burada kapatıyorum.



Aslında bu albümden çok fazla umutluydum. Hem Özlem Tekin'in sarsıntılı görünen kariyerine güzel bir ivme kazandıracağını düşündüğümden hem de bu albümün,gidişatını
hiç iyi bulmadığım Türkçe Rock'ı bir silkeleyip kendine getirebilme ihtimalinden dolayı. Özlem Tekin Türkçe Rock müzik için önemli bir figürdür.Kargalar albümü ile bu kötü giden seyri düzeltebilirdi ama olmadı. Peki bunun sebepleri nelerdi bu yazıda biraz buna değinmeye çalıştım.

İlk başlarda şarkının çeşitli sansürlere takıldığı dedikodusu kulislerde yayıldı. Powertürk Tv'nin 'Kargalar' şarkısının sözlerini sert bulduğu gerekçesiyle klibi yayınlamak istemediği iddia edildi. İnternetin hayatımıza bu kadar dahil oluşundan sonra bir televizyon kanalında klibin yayınlanmaması Özlem Tekin'e çok bir şey ifade etmediğinden olsa gerek Tekin,bu konuyla ilgili ' Bence bu çeşitliliği kucaklayamayanların sorunu. ' yorumunu yapmıştı. Tam albümün tanıtım arefesinde Tekin'in ayağını kırması ve uzun süre sahalardan uzak kalması, Mayıs sonunda patlak vermesiyle beraber ülke gündemini bir anda değiştiren Gezi Direnişi, yine Tekin'in artık Bodrum'da daha sakin bir hayatı yaşamayı tercih etmesi gibi sebepler 'Kargalar' albümünün hak ettiği değeri görmesine engel sebepler olarak sıralanabilirdi.
Tabi ki kafamın içinde dönüp duran sorular var. Yıllardır aldığı en sık eleştiri ' Sert albümler yapmıyor ' olan ( ki sertlik son derece görece bir kavram ) Özlem Tekin'in böylesine kafaya balyoz gibi inen bir albüm hazırlayıp neden devamını getirmekte bu kadar tökezlediği şahsım tarafından çok merak edilen bir soru. Yine bir röportajında ' Türk Rock müziğini daha yukarılara taşıyacak bir albüm yaptık. ' diyen savaşçı ruhlu kadının neden bu söyleminin altını doldurmadığı, neden hala İstanbul,Ankara ve İzmir'de adam akıllı lansman konserleri vermediği,neden ilerleyen yaşına rağmen hala genç bir kız gibi görünen fiziğiyle şöylesi bir albüme 2. bir klibi çekmeyi çok gördüğü sadece benim değil dinleyiciler tarafından da cevabı oldukça merak edilen sorular.

Umudumuzu bir başka Özlem Tekin albümüne mi saklamalıyız ? Gerçekten cevapları bilmiyorum. Özlem Tekin'in kendisinin de bu soruların cevabını bildiğini sanmıyorum. Daha doğrusu bunları düşünmekle vakit kaybetmiyordur büyük ihtimalle. Sanırım biz dinleyicilerin bu albüm için Özlem Tekin'e ve emeği geçen herkese teşekkür etmekten başka yapabileceği bir şey yok. O zaman albümdeki favorilerimden biri olan 'Dünyam' şarkısıyla yazıyı bitiriyorum. Sıkı durun!