28 Şubat 2021 Pazar

Açık Yaralarımıza Merhemler...

 Yaklaşık iki sene öncesine dayanıyor Melike Şahin ile tanışmam. Öncesindeki işlerine sebebini bilmediğim bir şekilde kulak kabartmamıştım, ilk dinlediğim şarkısı Sevmek Suçsa Suçluyum olmuştu. Klibi, sözlerindeki güçlü ifade biçimi, bir meyhanede demlenirken coşup hep bir ağızdan söyleyebileceğimiz bir "motivasyon" şarkısı gibi gelmişti. Hoş, kendisi de bir " kız kardeşlik " mottosu gibi yorumlamıştı şarkısını. Sonrasını Deli Kan, Tutuşmuş Beraber, Bi Fırlatsam, Kara Orman, Kimin Izdırabı gibi hit üzerine hit şarkılar takip etmişti kulaklığımda. Gittiğim 3 Melike Şahin konserinde de hüzünlerden melankolinin kollarına bırakıyorduk kendimizi müritleri olarak, gayet keyifliydi. Hatta bunlardan sonuncusu 11 Mart 2020 akşamı Babylon'da verdiği konserdi. İstanbul'da ilk koronavirüs vakası açıklanmıştı ve konserdeki kitle olarak beraber tutuşmuştuk anlayacağınız :) Şubat ayında yayınladığı harikası Geri Ver'in rüzgarıyla pek buruk da geçmemişti o konser. İçten içe kişisel olarak katılacağım son konser olacağını biliyordum. Geri Ver ayrıca değinilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Her seferinde çıtayı nasıl da kendi istediği kadar yükseltip bizi böyle mutlu edebiliyor anlamazken, böyle üst üste melankolilere pek gelemeyen bünyeme bile ilaç gibi gelmişti Geri Ver'in müphem hüznü. 


Melike Şahin 2020'yi dolu dolu geçirenlerden oldu. Ufak bir botanik bahçesini andıran köşesinden şifa olmuştu her söylediği ezgi. Abartısız söylüyorum ancak Melike Şahin'in anlık canlı yayın sürprizlerini bilenler oradaki kitlenin ne kadar mesut olduğunu da hatırlar. Sanki pandemi döneminde rutin olarak almamız gereken bir doz aşı gibi gelmişti. Sürpriz olarak niteleyebileceğim bir Hakan Taşıyan düeti izledi bu akışı. Açıkçası beklentimin biraz altında bulduğum için benim favorilerim arasında değil. Arkasından 11 Mart konserinde yenilenen orkestrası ve müzikalitesinden de sinyallerini aldığımız üzere daha elektronik tınılı işler izledi. Akustik soundu usulca terk etmesi kemik hayran tayfası tarafından çok sıcak karşılanmayabilir diye düşünmüştüm. Sanırsam bu işler de öyle büyük büyük izler bırakmadı. Ukde şarkısı Elimi Tut'a göre daha yenilikçi tınladığı için onu daha bir sahiplendim. Tüm bu şifa arayışlarını ise Merhem adını verdiği albümüyle tamamlamış gözüküyor. Kariyerine genel bir bakıştan sonra yeni ve heyecanlandıran bu albümden biraz konuşalım artık. 



Merhem 10 şarkıdan oluşuyor. İçerisinde popülist yaklaşımlardan uzak çok sayıda hit barındırıyor. Emre Malikler, Can Güngör, Uri Brauner Kinrot, Dijf Sanders, Sabi Saltiel, Elif Dikeç albümün beste ve düzenlemelerinde katkıda bulunmuş müzisyenler olurken bir de albümün en büyük hit adayı Nasır'ın eş bestecisi Mabel Matiz'e selam göndermeden olmaz. Şarkı zaten bana ucundan, kıyısından Mabel Matiz eli değmiş diye kendi meramını anlatmakta. Sürekli "hit" vurgusu yapmamın nedeni de aslında şarkıcının geçmişteki işlerinin teker teker hit mertebesine ulaşmış, bundan 15 sene sonraki Melike Şahin konserlerinde yine hep bir ağızdan söylenebilecek şarkılar olması. Kariyer böyle inşa edilince albümde bu yaklaşımlardan izler görmek istiyor insan. Serim bir giriş şarkısı olarak daha önce konserlere gelen kitlenin ezberinde olan Hepsi Geçti'ye pürüzsüz bir geçiş yapıyor. Hepsi Geçti için kafamda tasarladığım sound böyle olmamasına rağmen bu halini çok çok daha sevdim. Burada klipten ve Melih Kun'dan bahsetmemek de olmazdı, olmamalıydı. Melike Şahin kliplerini lütfen biraz daha fazla sen yönetir misin? Şarkının ifade gücünü ikiye, üçe, beşe takarak inanılmaz bir görsel destek sunuyor Melih Bey. Nasır yukarıda değindiğim gibi albümün en büyük hit adayı dolayısıyla Tutuşmuş Beraber'le tatlı bir kapışma keyfi yaşayacaklar zirvede. Gönlüm Durur Orda sakin ve duru yapısıyla kendimizle baş başa kalacağımız anların soundtracki olmaya aday. Samatya'da İlk Rakı yine sofralarımıza meze yapıp bitmesin diye azar azar tüketeceğimiz cinsten olmuş, başarılı. Öpmem Lazım neşesini kararlı bir cilveden alıyor, ben şahsi olarak sevdim ancak çoğunluğa hitap edecek mi bilemedim. Uykumun Boynunu Bükme albüm öncesi yayınlanarak ağzımıza çalınan ballardan biriydi ve ben çok sevmiştim. 1976 tarihli bir yeşilçam filmi nostaljisi yaşatan synthleriyle her an Adile Naşit'ten bir seda duyacak gibiyiz. Sardunyanın Kırmızısı bu albümde arama mesafelerin girdiği bir iş, çok giremedim içine. Difj Sanders ortaklığıyla albümün en değişikli sularında kulaçlar atan Hançer herkesin anlayabileceği üzere gizli saklı bir hit! Sözler nakış gibi işlenmiş vokale, söküp atılabilecek gibi değil. Bedelini Ödedim soundunu çok çok beğendiğim işlerden biri oldu. Alışageldiğimiz final şarkılarından uzak bir yaklaşımda olmasıyla beraber kelimenin gücünden anlayanlar için devasa bir nokta. 


Elbette güzel şeyler duyacağımıza emindik ancak aklıma "acaba?" endişelerinin gelmesine engel olamıyordum. Dedim ya çokça hit dolu bir başlangıçtan sonra böyle ilk albümler her zaman risklidir. Görünen o ki Melike Şahin beklentinin de üzerine çıkan ilk albümüyle heyecanımıza heyecan katmaya devam etmeye niyetli. Kendi adıma çokça memnunum böyle bir albümü 2 gündür dinlemekten. Popülizmden mümkün olduğu kadar uzak, aşina olduğumuz şarkı formatlarıyla eskiye özlem duyanların yüreklerine su serpen, kitlelerce de çokça sahiplenileceğine inandığım, biraz daha sözü artırmak gerekirse 2021'in en iddialı işlerinden biri olduğuna yemin edip kanıtlayamayacağım bir albüm olmuş Merhem! 

Umarım eski normalimize yakınsar ve şarkıları hep beraber göz göze, aynı solukta söyleyeceğimiz günleri çok beklemeyiz. Eli, emeği, fikri geçen herkese teşekkürler. 


Albümün Yıldızları: Hepsi Geçti(10), Hançer(9), BEDELİNİ ÖDEDİM(9)

Zirveyi Zorlayanlar: Nasır, Gönlüm Durur Orda, Uykumun Boynunu Bükme

Pek Isırmayanlar: Sardunyanın Kırmızısı


Albüm Genel Puanı: 8/10