26 Kasım 2016 Cumartesi

Belki Bir Gün!

    Erdem Yener, uzun süre bir üretim paylaşmadığı müzik dünyasına Çıplak adlı albümüyle geri döndü. 2008 yılında yayınladığı ilk albümü 'Kirli'  ile gayet şık bir giriş yapmıştı alternatif rock alemine Erdem Yener. Sert sayılabilecek gitar tonları ve karanlık havası ile ilgiyi hak eden bir işti. Belki, albümün hit şarkısı olmuştu. Hatta Erdem Yener'le özdeşleşen tek şarkıydı. Daha sonra reklam filmleri, televizyon ve sinema sektöründeki oyunculuk performansı ile ortalıklarda görünür oldu. İlk albümden bu yana, aradan geçen 8 yılda bir çok insan Erdem Yener'i oyuncu olarak tanıyordu. 2013 yılında piyasaya sürdüğü 'Rüyalar Kızı' adlı teklisi müziğe bir geri dönüş sinyali mi olacak derken onun da devamı gelmedi ve Erdem Yener, kariyerini başarılı bir oyuncu olarak devam ettirdi. Açıkçası, izlediğim birkaç reklam filmi dışında, oyunculuk performansını değerlendirebileceğim bir işini seyretmedim kendisinin. Zaten bu yazının ele alınış sebebi de ne kadar başarılı bir oyuncu olduğu ya da Kemal Sunal'ın veliahtı olup olmadığı değil, yeni yayınladığı albümü... Çıplak!


   Çıplak, 9 şarkıdan oluşan, alternatif rock sularında yüzen ve son 10 yıldır Türkçe Rock Müziği hapis alan arabesk alt yapılardan ve ağdalı alaturka nağmelerden uzak, dinlenilebilir bir albüm. Öyle büyük sözleri ve iddiaları yok. Çıkış şarkısı Gece, albümün hit adayı. Sözü ve müziği, daha önce Özlem Tekin'in albümündeki remixlerinden hatırlayacağımız Gürkan Kömürcü'ye ait ve oldukça başarılı bir şarkı. Ahh, ise fi tarihinde Aylin Aslım'ın sesinden duyup, beğendiğimiz bir şarkıydı. Sahibinin sesi ile de yine güzel ve özellikle orkestrasyonu başarılı tınlıyor. Kaybeden, yine Yener'in ilk albümünden bildiğimiz ve sevdiğimiz bir işti. Yeni düzenlemesiyle de kendini dinletmeyi başarıyor. Hafiften bir Uprising tadı çalıyor damağımıza. Olsun, adlı şarkı Türk Popunun derin klişelerinden olan '' uzaklar-tuzaklar '' klişesiyle başlamasıyla mod olarak beni düşürüyor ve kalanı da pek ısırmıyor. Dünya ve Yangın, tekrar kendini dinletecek bir malzeme vermiyor kulağımıza fakat albümün son dört şarkısına geldiğimizde bir dikkat kesiliyoruz. Aynı, belki de ikinci klibin çekilebileceği başarılı bir şarkı. Hüsran, tatlı meltemiyle kulağınıza bir nefes aldırıyor. Kesinlikle albümün yıldızlarından. Erdem Yener'in şarkıyı, konuşurmuşçasına vokal üslubu içinize işliyor. Oyunculuk performansını, bu şarkıda ses tellerinden de anlayabiliyorsunuz.



 
 
 
Sözün özü, büyük beklentilerle dinlemezseniz tatmin edecek bir albüm Çıplak. Erdem Yener'in müziğinde ise bir ferahlama mevcut. Müzikal ifadesi eskiye göre daha az karanlık. Şarkılar kısa kısa tutulmuş. 31 Dakikalık kısa bir anlatı var karşımızda. Ozan Tügen, etkisi şarkılara işlenmiş. Şarkıcılık performansında ise hala eski formunu koruduğunu gözlemledim.
 
 6.8 / 10
 
Albümün Yıldızları; Gece, Hüsran, Kaybeden
Albümün Zayıfları; Olsun, Yangın
 

12 Kasım 2016 Cumartesi

Uzaya Bir Ki

   Gaye Su Akyol'un ( GSA ) taptazecik, çıtır albümü ' Hologram İmparatorluğu ' dijital aleme düşmüş vaziyette. İlk albümü Develerle Yaşıyorum ile hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine ve ilgiye sahip olan Gaye Su, cemiyete alengirli bir giriş çakmıştı. Dış görünüşü ile zıtlaşan vokal oyunları insanların dikkatini çekmişti. Bize ait olanla bizden ırak olanın kenetlenmesiydi yaptığı müziğin bir diğer ifadesi. Sadece tarzı, havası değil Yıllar Yılan, Abbas, Cehennem Meyhanesi gibi iyi şarkıları da vardı bu kızın. Biliyorum, ise barındırdığı anason dozajı ile damardan giriyor ve albümün yıldızını parlatıyordu. Bu değişik başlangıç, güzel yurdumun sınırları ile sınırlı kalmayarak yurtdışındaki birçok festivalde de hak ettiği ilgiyi alıyordu. Gaye Su, bu ilginin farkında olacak ki müziğini çeşitlendirmenin telaşına düşmüştü. Daha etnik bir GSA müziği oluştu günler geçtikçe. Destek yaylılarla değişik sesler arandı, bulundu, çalındı. Netice olarak ikinci albümün Alaturka temeller üzerine kurulacağı kesinleşmiş gibiydi...

   'Hologram İmparatorluğu' günlerdir kulaklığımda. Bazen sevecek gibi olsam da pek ısınamıyorum. Bir çırpıda da harcamak istemediğim için çok kez dinledim. Aylarca emek verilen, üstüne düşülen işleri 5 dakikada yok etmeye bir müzik dinleyicisi olarak gönlüm razı değil.
Ancak... bu albümün üzerinde kafa patlatılası bir yanı yok gibi geliyor. Öncelikle albümdeki haller samimi tınlamıyor. Öyle bir sound çıkaralım ki hem son 10 küsür yıldır Türk Rock'ına sülük gibi yapışan damara hizmet etsin ama aynı zamanda uzaydan, galaksiden dem vuran bohem Karaköycüler de sevsin. Bu ' Ne yardan Ne serden '  kafası albümün her hücresine sirayet etmiş durumda. Gaye'nin vokalleri o nağmeden bu nağmeye salınıp duruyor. Olur olmadık yerde ciğerden vaay, aah çekişler de yaşanan ızdırabın bir yansımasından çok  ' bunun gereği bu ' denilerek yapılmış gibi çınlıyor kulağa. Hani ilk albüm döneminden zaten bunlara alışkınız, eyvallah fakat ' Bu tuttu abi ! ' yardırması dediğim gibi müzikteki samimiyeti öldürmüş. Şarkı sözleri deseniz bir iyi bir kötü... Bazıları gerçekten özellikle dile dolansın, ağza yapışsın diye cımbızla seçilip yazılmış.

'' Sar bi sigara,
  Masaya iki kadeh
  Biraz demlenir kafam
  ve nihayet ''

   GSA'nın pek sevdiği rakı bütün albüme meze olmuş durumda. Bu popülizmin peşinden gidilmesi de yine  ' tercih edilen ' bir durum sanki. Aman abi rakısız olmaz! Millet sevdi bir kere... Türk alternatifinin cikleti olan Uzay dili ve Edebiyatı bu albümde de dozu artırılarak dinleyicinin ' Abi süper bir kafa, rakına ne katıyorsun sen ? ' yorumlarına itinayla sunulmuş. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Vokallere ve sözlere nazaran düzenlemeler, bu albümü kurtarır nitelikte iken onda da neredeyse bütün şarkıların introlarının aynı gitar riffi üzerinden başlaması ve gelen ' 20 dakikadır aynı şarkıyı dinliyorum  ' hissiyatı, ne yazık ki bu konuda da albüme iyi bir puan vermeye engel oluyor.
  
   Güzelliklerden haber ver diyenlere iki şarkı öneriyorum. İlki Nargile, diğeri ise Dünya Kaleska.  Liriksel ve müzikal ifadeler, anlatılmak istenen vs. her şey gayet dozajında ve güzel. Albümün ilk klibi Eski Tüfek de bence başarılı sayılabilecek bir iş. Hologram ve Kendimin Efendisiyim Ben ise bu albümün eh fena değil, moda göre dinlenilebilir işleri arasında yerini alıyor.
  
   Bunlar, albümü dinledikçe şekillenen, benim kişisel zevkim doğrultusunda hissettiklerimin bir tezahürü. Gelgelelim bu albümün Gaye Su Akyol'a fazlasıyla popülerlik getireceği, işlerinin açılacağı, adının daha sıkça duyulacağı aşikar. Tamamen bu amaçlanmasa bile gidilen yol bu. Değişik sentezleri denemenin cesur ve şık olduğunu düşünürüm fakat bu yapılırken müzikteki samimiyet oranı gözden kaçırılmamalı ve bence bu albüm samimiyetle kotarılmış bir albüm değil.

6 / 10

İyi Dinlemeler