17 Aralık 2017 Pazar

Çalarsan Islık Çal!

Okuyanlara selamlar,

Uzun zamandır ilerleyişini uzaktan ve - öyle olmasına özellikle dikkat ederek - ön yargısız bir şekilde takip etmeye çalıştığım Manuş Baba hakkında bir şeyler yazmak istedim. Son 1-2 gündür popüler kültür gündemini epeyce de meşgul ediyor gerek kendisi gerek hayranları gerekse de hakkında çıkan çalıntı şarkı haberleri. Nedir, ne değildir diyerek önce bahsi geçen haberi okudum daha sonra Atilla Yılmaz'ın şarkısını dinledim, zaten Eteği Belinde'ye çokça ve sıkça maruz kaldığım için biliyordum fakat son bir üstünden geçmek amacıyla onu da dinledim. Bariz bir benzerlik mevcut ki işin üstatları MSG'nin kanaati de bu yönde olmuş. Daha sonra sosyal medyanın konuyla çalkanacağını tahmin ettiğimden bir iki göz gezdirmek maksatlı olaya dahil olmak niyetindeydim fakat beklentimin de üzerinde bir yığılma söz konusuydu, öyle ki, işin içinden 1-2 saat çıkamadım desem yeri. Öyle şeyler okudum ve hissettim ki zaten bu yazıyı ele almak, içimde biriken irini kesinlikle dışarı akıtmak şart olmuştu. Daha sonra taraflardan Manuş Baba'nın konu ile ilgili sosyal medyanın gazını almak adına yaptığı Instagram açıklamasını okudum ve iyice ürperdim. Bizzat kendi cümlelerinden cımbızlayarak aktarıyorum. Diyor ki Manuş Boba '' üzüldüğüm tek nokta var ki tanımadığım bilmediğim, dinlemediğim, iyi niyetten yoksun, benim için müzikal olarak çok uç bir noktada eser sahibi ( sahipleriyle ) öyle bir benzerliğin olma ihtimali ve kendimin aynı hisleri paylaşmış olma ihtimalidir beni yaralayan... Ben yazdım, ben ürettim derken o özel hislerimin çok da özel kılınmayacaüo bir durumla karşılaşmaktır beni kıran. ''   PARDON? Kofti dinleyicilerinin bile ' Manuş Baba dinleyen adamdan zarar gelmez ' diyerek mütevazı görünümüne güzellemeler yaptığı bir kişilik çıkıp ' Nasıl ya bunlar benim hissimdi... ' diyebiliyor. Bu nasıl bir ego? Yanlış mı anlıyorum? Çarpıtıyor muyum? Bu tabiri hiç sevmem fakat yeri geldi mi kullanmak gerekiyor ki satırlarca caz yapan birinin esas söylediği şeyler böyle özetlenebilir herhalde. Atilla Yılmaz'ı ben bu olay sayesinde tanıdım. Belki Manuş da gerçekten bu olay sayesinde tanımıştır, iş bu noktada Manuş Baba'nın şarkıyı bestelerken kafasından geçenlerle alakalı ve gerçekten bu kadarını biz bilemeyiz. Niyetlerimiz, açıklamalar ve olana bakarak kendi içimizde bir durum değerlendirmesi yapabiliriz ancak ve ancak. Kimsenin hislerini küçümsemek, aşağılamak, hor görmek gibi bir niyette asla değilim ancak sanki dünyada eşi benzeri olmayan, orijinallikten yıkılan bir melodi bestelemiş ve üzerine müzik tarihinde daha önce duymadığımız sözler ve alışılagelmedik bir anlatım tarzı yaratmışçasına sahiplendiği bu eserin sözlerine şöyle yeniden bir göz gezdirelim istiyorum; 


 yar beline beline sarılamam, ah geceden duramam
ah öteden beriden bakış atma, ah yerimde duramam
ah yıkadım kuruttum çarşafı, serdim ipek yorganı
ah günahı sevabı boynuma, gel bu gece koynuma... 


Sahiden nobel ödülünü hak eden bu üslubuyla hakikaten kimsenin yaşamadıklarını yaşattırıyor dinleyicilerine Manuş Baba. Keza kendisi nasıl çıkacağız bu işin içinden bu şöhret ateşten gömlekmiş yav şeklinde şaşkınlıklarına devam ediyor açıklamasında. İşte burada dümeni, konunun sosyal medyadaki etkileşimlerine kırmak istiyorum. Twitter, özellikle sosyal medya lincinde diğer platformlara göre daha seri titreşimlere sahip ve çok daha tehlikeli bir mecra haline geldi. Konu ile ilgili içeriğe dair bilgi sahibi olmadan, timeline üzerinden etkileşimleri gören kullanıcı da konuyu kendi prim malzemesine meze yapıp sizinle ilgili iddiayı alevleme seçeneğine sahip ve bu tercihlerin sonucu da çoğu zaman Trend Topic olmanız ile neticeleniyor ve ayvayı yemek size düşüyor, afiyet ola. Lakin linç kültürünün konusu bu yazı değil, olmamalı ama ucundan değinmek de istedim. Bir diğer tuhaf hisler uyandıran mevzu ise konu üzerine gelen ' ee ne var yani? Çalmışsa iyi yapmış, ne güzel şarkı dinliyoruz oh eline sağlık!'  türünden çokça birikimsizlik ve gelişmemişlik kokan yorumlardan tutun da  ' e adam çaldım demiyor ki? meyve verince hemen taşlayın dimi! yok öyle yedirmeyiz manuş babamızı '  tipi avam fan boyların mevcudiyeti gırla ve bu gerçekten üzücü. Adam çaldım demiyormuş? Ne yani Manuş Baba çıkıp ' Nasıl keşfettiniz ya :( O kadar da gizlemiştik sizden ama artık gerçeği öğrenmişsiniz. Evet ben çaldım şarkıyı. Üzgünüm ama çok güzel bi beste çıkabilirdi diye düşündüydüm bu şarkıdan :( '' mı diyecekti inanmanız için :) Tam tersi kendisi Yavuz Hırsız Ev Sahibini Bastırır dercesine türlü manevralarla günü kurtarıp yoluna bakma derdinde. Memleketimin pek naif insanında, hırsızın çıkıp kendini ifşa etmesini bekleyen bir tavır var ki sanki Kuzey'de yaşıyoruz ve adalet duygusu sarsılması en kırmızı çizgimizmişçesine davranıyoruz bazen. Her türlü yolsuzlukta da bu böyle alışılagelmiş... Her neyse siyasete bulaştırmadan özüne dönelim konunun. Babanın kendisi de çok iyi biliyor ki, Gülben Ergen deyişiyle ' Ona Hiçbir Şey Olmaz! ' . Bu gibi haberlerin dinleyici nezdinde pek bir karşılığı yok. Yani çalmışsa çalmıştır napiyim diyor adam bilinçaltında. Hani zaten kimsenin konu ile ilgili detaylı bir takipte kalalım alarmı vermesini beklemiyoruz fakat daha değişik ve akıl dolu yaklaşımlar da olsaydı fena olmazdı :) Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak bizim tohumumuzda yeşeren bir özelliğimiz adeta görevimiz. Konu ile ilgili MSG gerekli incelemeyi yapmış ve şarkıların benzediği kararına varmıştır. MSG Nedir? diyenler linkten kurumun görev tanımlarını, yaptıklarını inceleyebilir. Zaten yazının bu kısmına kadar gelmişseniz öyle tahmin ediyorum ki kurum hakkında bilginiz yabana atılacak düzeyde değil ☺ Gelen yorumlardan konunun ve yazının özetini çıkarabileceğimiz birkaç tanesini ayıkladım. Şöyle ki;

1)  Çalıyor ama çalışıyorcu. Ülkemizin de gidişatı ile ilgili oldukça doğru sinyaller veren parlayan bir beyin.




2) Sokakta tanınırsan hırsızlık da yapabilirsin arsızlık da. Ya da diğer bir okumayla ünlüysen zaten çalmazsın, ihtiyacın olmaz bla bla bla... 








3) Aslında kendisi iyi de üslubu yanlış. Emeğe saygınız olmalı, adam o kadar diğer şarkıyı dinlemiş, notalarını-akorlarını çıkarmış ki yeni şarkı yapabilmiş... Ayıp be! Hepiniz dinlediniz beee!








4) Herkes neyin ne olduğunu biliyor bir tek konunun uzmanı MSG bilmiyor :( Ülkemizin müzik sektörü adına derin bir hissizliğe boğdu beni bu yorum. Manuş Baba her daim zirvede tabi olur bu kafayla hiç inmez ki! 








5) Katılıyorum bu arkadaşa. Sosyal medya kullanma ehliyeti getirilmeli kardeşim!







6) Bu arkadaş olayı bambaşka boyutlara taşıyıp, müziğin zaten benzemediğini, sözlerin ise TAMAMEN YENİ olduğunu ve SÖZLERİN ÇALINMADIĞI için şarkının ÇALINTI olmadığını söyleyebiliyor pek rahatlıkla. Eğer ki beynimizi evde suda dinlendirmeye bırakırsak buna benzer yeni müzikal ufuklar açabiliriz sonsuza... 











7) Ulan hepiniz ordaydınız be...!






Genel titreşimler bu şekildeydi. Kendime olan saygımdan ve gözlerimin daha fazla kanamasına,  youtube slow şarkıların power point sunularına kapak fotoğrafı olmasına müsade etmeden konunun yakın takibini bıraktım. Akış içerisinde denk düşerse okuyorum sadece.

Müzikal olarak başarılı bulmadığım bir sentezdir Manuş Baba. Görsel algının fark yarattığı imaj ve etiket dünyasında, eskilerin arabesk kültürünü yeni sisteme yedirebilmek amacıyla günümüzün çarklarını marjinal kılıflarla kullanmaktan çekinmeyen ve bunu tanrının kendisine bahşettiği üç beş yeteneği ile yola çıkarak yapan bir stratejinin müziğe/sanata olan izdüşümü, arka planındaki yapaylık yüzünden bana zevk vermiyor. Daha bu yıl benzer bir iddia Gece Gölgenin Rahatına Bak ile ilgili olarak çıkmıştı ve benzer depremi yaşatmıştı. Bakın olanlar unutuldu, çocuk yeni şarkısıyla çok kaliteli müzik yaşamına devam ediyor...

Ha buradan da söyleyeyim kendisinin en çok sükse yapan diğer şarkısı olan Dönersen Islık Çal'ın klibi de yakın zamanda çıkıyormuş. Bir süre de onun yorumlarında ' ee nerden apartma? ' türü görece komik 3-5 yorum okuruz sonra da şarkı alır yürür gider...

Manuş Baba Neydi? Manuş Baba emekti... 




4 Ekim 2017 Çarşamba

Güzel Günlerin Hatrına Yeniden Vega!

Ha döndüler ha dönecekler diye diye yılları eskittiğimiz Vega nihayet piyasayı hareketlendiren 4. albümleri Delinin Yıldızı'nı yayınladı. Son 2-3 yıldır yeni albüm yolda dedikoduları ayyuka çıkmıştı zaten. Yeni bir albüm için 12 yıl beklemenin dinleyici nezdinde pek geçerli bir izahı yok ancak ve ancak bizim algımızın, bilgimizin ötesinde farklı bir takım etmenler buna sebep olmuş olabilir. Belki yaptıklarından emin olamadılar, belki gerçekten üretmediler/üretemediler. İşin hülasasında burada dedikodu üretmek çok basit. Son 4-5 yıl; memleket meselelerinin her şeyin önüne geçtiği yıllardı. Nice albüm, emek, üretim zaten bu davaların arasında kendine bi yer bulamadan silindi gitti. Artık albüm çıkarmadan evvel ülkenin gidişatına, ticari bir iş yapıldığından ötürü kesinlikle para piyasalarına/borsa durumuna bakmadan atılımda bulunmuyor müzisyenler. Çünkü ayların belki yılların emeği ile ortaya çıkan üretim, zaten 14-15 yıldır internet/mp3 müsibetleri yüzünden 5 dakikalık indirmelere, 1 saatlik dinlemelere ve dev bir tüketim çılgınlığına kurban olmaktayken bir de üstüne memleket meselelerinin arasında silinip gitmesi durumu ile karşı karşıya kaldı. Sanat sepet gerçekten lüks kaldı kimi zamanlarda. Neyse, sözün özü 12 yıllık arayı savunmamakla birlikte bu tip araların müzisyenlerce haklı olarak verildiği, belki verilmek zorunda kalındığı aralar olarak görüyor ve empatimizi devreye sokmamızı rica ediyorum.


Son günlerin müzik adına en popüler olaylarından biri oldu Vega'nın yeni albümü. Bunun sebeplerine, uzun uzadıya olmasa bile kısaca değinmek gerek diye düşünüyorum. Ülkenin zaten bir ritme oturmamış, ağır aksak ilerleyen müzik endüstrisi günden güne eriyik vaziyette seyrine devam ede dursun, insanlar iyi müzik dinlemeyi, konserlere gitmeyi, eskiden olduğu gibi geride kalan herhangi bir şeyi düşünmeden tamamen bu tür lüksleriyle vakit geçirebileceği günlerini delicesine özlemiş durumda. Aslında beklentilerin bu süreçte günden güne büyüdüğünü, işin içine Vega dinleyen dinlemeyen, sadece iyi müzik peşinde olan kitlenin de dahil olduğunu gözlemledik sosyal medya üzerinden. Şu anda 20'li yaşlarının ikinci yarısında dolanan herkesin gençliğine, ergenliğine en az 1-2 şarkısıyla hatırını koymuş bir gruptur Vega. Dolayısıyla bu albüm ile beraberinde getirdiği Nostalji Rüzgarı adeta eski günlere bir selam çakma ayinine dönüştü. Aşklar, ayrılıklar, lise yılları, belki MSN muhabbetleri, bugünden farklı olan ne varsa düne ait bir hatırlandı, tozu alındı. İstemeden de olsa böyle bir misyonu da üstlenmiş oldu Delinin Yıldızı. Burada alkış efekti! 👏


Şöööyle bir geçmişin tozunu attıktan sonra albümü esaslıca dinlemenin ve incelemenin zamanı geldiğinde ise açıkçası Vega'dan büyük büyük albümler bekleyen kesimden olmadığımı belirtmek isterim. Beklentimi minimumda tutabildiğim için özetle dinlenilebilir, eli yüzü düzgün bir albüm olduğuna peşinen kanaat getirdim. Sosyal medyadaki titreşimler ise genelde albümün olumlu eleştiriler aldığı yönünde fakat hayal kırıklığına uğrayan kitle de ihmal edilmeyecek kadar hacimli. Alışamadım Yokluğuna, Serzenişte, Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı, Elimde Değil, Ankara, İz Bırakanlar Unutulmaz, Tamam Sustum grubun klasikleri arasına girmiş şarkılardı fakat bu albümde listeye dahil olabilecek bi şarkı var mı işte buna emin olamadım. Aslında objektif olursam bence yok. Delinin Yıldızı albümün en yüksek grafikli işlerinden, keza Dünyacım ve Man yak lar da albümün en dikkat çekici şarkıları olmuş bence. Sevgilim, Komşunun Işıkları ve Dertler İri Kıyım zayıf bulduğum işler. Albümün genelinde gözlemlediğim vokallerin altyapıya oldukça gömülü olma sorununun özellikle Dertler İri Kıyım adlı şarkıda apaçık ben buradayım diye bağırdığını söylemeliyim. Şarkının vokallerini neredeyse duyamadım, duyduklarımı da anlamadım desem yeri. Deniz Özbey zaten kendine has bir vokale sahipken onun sesini gitarlara, davullara ve bilmediğimiz bilimum efektlerin arasında tıkıştırıvermek olmamış pek. Çevremdeki insanların favorisi genelde İsim Şehir oldu fakat bu şarkı beni ısırmadı. Ve Tekrar adlı şarkıda nedendir bilinmez Arctic Monkeys esintisi gözlemledim, şarkı fazlasıyla uzun tutulmasa aslında güzel. Güzel ama ingiliççe gibi oldu :) Arzuhal diye bir şarkı var sempatik çokça. Klip gelmesini bekliyorum bu şarkıya.


Genel olarak albümün gitar tonlarından memnunum, elektronik altyapı destekleri oldukça yeni ve modern tınlıyor. Akıllara kazınacak büyüklükte bir şarkı eksik ve vokaller biraz arızalı. Onun dışında keyifle dinlenecek bir Vega albümü olmuş Delinin Yıldızı. En büyük alkışı ise bu yoz zamanlarda bile müzik yapmaktan vazgeçmemiş olmaları ile grup üyeleri hak ediyor. Ülkenin size ihtiyacı var bunu gösterilen ilgiden de anladık hepimiz.

Not: 3 Ekim günü 2 adet D&R gezme şansım oldu. Albüm sahiden de en çok satanlar sıralarında ve az kalmıştı :)

Albümün ve Delinin Yıldızı: Dünyacım, beraberinde Delinin Yıldızı
Kesin Şans Verin: Man Yak Lar, Arzuhal
Albümün Zayıf Halkaları: Sevgilim, Komşunun Işıkları, Dertler İri Kıyım

Albümün genel puanı: 6.0 / 10 

6 Ağustos 2017 Pazar

Bakıcaz Artık

   Hande Yener'in artık takip etmekte güçlük çektiğim bilmem kaçıncı albümü geçtiğimiz ay içerisinde görücüye çıktı. İddialı olmayı pek seven, bunun altını basa basa çizen, kendini Kraliçe türünden sıfatlar yüklemeye dünden hazır Hande Yener, keşke bu iddiaların altını doldurabilecek işler yapsa da biz de ' Vayy be kadın hakikaten dediğini yapıyor! ' deyip imrensek, kıskansak, alkışlasak ama bu son yıllarda namümkün. Özellikle Demet Akalın ile aralarında başlayan Popun Zirvesi adını koyabileceğim abidik gubidik bir yarışın ortasında, müzikten son derece uzak, oldukça magazinel ve fazlasıyla pop bir figür olarak ortada Hande Yener. Zamanında memleketin ufkunu açacak nitelikte işler yapabilmiş, sadece elektronik dönemi değil, Apayrı  gibi son derece başarılı bir pop albümünün altına imzasını atmış birinin son olarak geldiği bu hal eskileri bilenler için pek iç açıcı görünmüyor. Hande Yener de keyfinden müthiş derece memnun, takmıyorum, umursamıyorum havalarında görünse bile bu kabuk değişiminin, öncesi-sonrası ayırdını yapabilecek kıvrak zekaya sahip. He bir takım hayranlarının tabi ki fan-boyluk içgüdüsü ile bu ayırdı yapabilecek kıvrak zekaya sahip olmadığını görmek şaşırtıcı değil. Onlara göre Hande Yener, tükürdüğü bakkal müziğine geri dönmedi. Bilhassa çok farklı tarzlarda pop müzik örnekleri sunmaya devam ediyor... ahaha tabi yersen :)

   Vokalisti olmak için çırpındığı ve sonunda yeteneği ile kadrosuna girmeyi başardığı Sezen Aksu'nun kendisine, ' müziğe veda edeceğim bakın bu son konserlerim ha ' mesajı verdiği samimiyetsiz dönemindeyken gittiği bir konserinde vermiş olduğu ' Senin sesin, gırtlağın, tavrın çok başka. Bırak sadece o güzel sesinle şarkılarını söyle ' uyarıları, konser ortamının gürültüsünden ötürü araya kaynadı herhalde zaar :) Elbette kariyerini bu ivmeye sürükleyebilmiş birinin artık ustasından icazet almak gibi bir öncelik gütmesini beklemek şu ortamda hayal. Sadece bu tavrın Hande Yener'e yakışacağını düşünmek de hoş geliyor kulağa, bunun gayretidir verilen her öğüt, yapılan her yorum olsa olsa...

   Öncesini biraz şöyle irdeledikten sonra Hepsi Hit Vol.2 albümüne gelmek gerek. Fakat bu albümü değerlendirirken sanatçının iddialarını, bu kadar belirgin halini, tavrını irdelemeden sadece albümü incelemek eksik olabilirdi diye düşünüyorum. Hakeza dediğim gibi mevcut iddialarını hala sürdürebilir olmadığını görüyorum Hepsi Hit Vol.2 'yi dinlediğimde Hande Yener'in. Zaten bunun vol.1'i hangi derde derman oldu da vol.2'si beklenti karşılasın diyor bazıları o da bir yorum elbette. Bana göre ' Hit Şarkı Yapacağım ' kavgasının çekildiği devam filmi ilk filme göre daha başarılı. Hit şarkı kavramının kulaklara neyi çağrıştırdığı da mühim bu noktada. Hit şarkı denildiğinde örneğin bu kültürün son yıllardaki en önemli temsilcilerinden Gülşen'in ' Bangır Bangır '  ı geliyor aklıma. Her yerde çalındı, söylendi, dinlendi. Çok bilinirlik, hit şarkı için gerekli şartlardan. Hepsi Hit Vol.1'den kaç şarkıyı hatırlıyor ortalama bir türk pop dinleyicisi ? Mor, Deli Bile o kadardır herhalde. Büyük iddialar bu yüzden sırıtıyor ve yapışıyor üzerinizde. Hande Yener'in benzer bir hataya düşmesi, gereksiz inadına bir örnek. Ambalaja, imaja verilen dikkat şarkılara ve aranjelere verilse Hepsi Hit 1,2 belki 3 bile çıkar mı elbet çıkar. Hepsi Hit Vol.2 hit olmasa bile oldukça iyi niyetli şarkılara sahip bir albüm. Patates, Leyla  dışında vasat şarkı algılamadı kulaklarım. Vay, Bakıcaz, Sana Bir Şey Olmaz, Benden Sonra albümün orta sularda yüzen dinlenebilir şarkılarından. Şükür,  akışı ile bir tık daha önemli kılıyor kendini. Misafir sözlerini çok çok beğendiğim şarkılardan biri oldu albümde. Faili Meçhul, Daft Punk dinleyenlerinin çok iyi anlayacağı üzere kötü bir Daft Punk esinlenmesi. Esinlenme diyorum çünkü şarkı çok ama çok hoşuma gitti. Evet, itiraf ediyorum ki bu şarkı konusunda objektif bir değerlendirme yapamayacağım. Gerçekten ben bu şarkıyı sevdiğim Hande Yener şarkılarının arasına gönül rahatlığıyla koyarım.Benim için albümün yıldız şarkısı denebilir Ben En Çok ile birlikte. Ben En Çok, sevindirici bir Mete Özgencil & Devrim Karaoğlu işbirliğinden doğmuş. Uzun yıllar dinlenebilecek bir altyapıya sahip. Albümün en doksanlar şarkısı olmuş. Faili Meçhul ile birlikte favorim denebilir. Alev Alev ise şimdiye dek albümün sosyal medyada en sevilen şarkısı olmuş. Klip mutlaka gelecektir bu şarkıya, evet kendini dinlettiriyor, iyi şarkı.

   Mert Ekren albüme damgasını vurmuş. Hande Yener'in düşüşe geçen ivmesini biraz da olsun yükseltmişe benziyor. Albüme ölümcül dokunuşu ise Mete Özgencil yapmış. Aynı ligde konuşulacaklarını pek tahmin etmezdim fakat kendini ite kaka o lige sokmayı başaran Hande Yener'in albümünün, bu yaz inceden ufaktan didiştiği Tarkan'ın albümünden az bir farkla olsa bile daha iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum. Hepsi Hit Vol.1'den de güzel tınlıyor kulağa fakat kesinlikle hit şarkılardan oluşmuyor köşe taşları. Yer yer Apayrı, yer yer Nasıl Delirdim tınlıyor bu da cabası! Hit şarkı yapma sevdası mı yoksa Ben En Çok, Faili Meçhul, Misafir gibi güzel işlerin peşinde iz sürmek mi derseniz bunca yazıyı okuduysanız buna cevabım belli. Hande Yener de bu yakaya geçerse sevinirim. Bakıcaz artık :)

Albümün Yıldızları; Faili Meçhul, Ben En Çok, Alev Alev
Albümün Zayıf Halkaları; Patates 

Albüm genel puanı: 6.5


19 Temmuz 2017 Çarşamba

Bir Deli Dumrul: Bengü!

Gözlemlerime göre 2017 yazı Türk Popu açısından oldukça kurak geçmekte. Bakalım şu ne yapmış diyebileceğimiz bir canlılık mevcut değil. Belki gerçekten Tarkan Etkisi, belki de başka sebepler. Bengü ise bu yaz yarışa dahil olanlardan. Ortalama 1.5 / 2 yılda bir albüm çıkartan Bengü'nün bir önceki çalışması İkinci Hal, o ana dek yaptığı en başarılı albümdü bence. Bengü, özellikle 2. albümü ile birlikte Demet Akalın, Gülşen, Hande Yener ve belki biraz Hadise'nin dahil olduğu,benim ' Plaj Popu ' diye adlandırdığım, yaz dönemini yakalama gayesi güden eller havaya şarkıların cirit attığı ligde top koşturmaya ve o ligin önemli isimlerinden birisi olmaya başlamıştı. O günlerden bugüne çok kalıcı bir hit şarkı bıraktığını düşünmüyorum fakat özellikle Zeki Güner desteğiyle son yıllarda kulvarında büyük atak yaptı. İlk kez Harbiye Açıkhava'da konser verdi, şarkıları çokça dinlendi ve çalındı. İkinci Hal, iyi bir pop albümünde olması gereken tüm şarkı formülasyonlarını barındırıyordu. Sahici ve Yaralı, albümün yükünü sırtında taşıyan önemli duygusal şarkılarken, daha az bir kitleye sahip ama bana göre Bengü'nün en güzelleri olan İkinci Hal ve Kapıda Yalnızlık gayet başarılı mid-tempo işlerdi. Kulüplerin sesi olan Feveran bu anlamda doyurucu ve tatmin ediciydi. Baladlar, düet, hit adayı şarkılar ve tabi ki Türk Popunun vazgeçilmezleri olan dans şarkıları, hepsi mevcuttu bu albümde. Bengü'nün git gide Plaj Popundan uzaklaşıp, şarkıcılığını ve yorumculuğunu daha çok konuşturabileceği, canlı performanslarıyla adından söz ettirecek bir çizgiye doğru kayış mevcuttu. Bu kulvarın birincisi elbette Sıla, fakat Bengü de hayli iddialı. Bu hangi kulvarda yükseleceğine karar verememek Bengü'nün kariyer tıkanıklıklarından biri bence.


Ben Bengü'nün iyi bir şarkıcı olduğunu düşünüyorum. Canlı kayıtlar bunu apaçık gösteriyor. Tertemiz bir ses. Aralarında tatlı bir rekabetin de olduğunu düşündüğüm Sıla kadar iyi, bazen ondan daha da iyi geliyor bana şarkıcılığı. Yaşlanmayan, daha tatlı bir rengi var. Yeni albümüyle beraber çizgisinin nereye kayacağını tahmin edemiyordum. Nasıl şarkılar ağırlıkta olacak vs. Öncelikle Zeki Güner  ile yollarını ayırdığı haberini duyduğumda bir eyvah! demiştim İkinci Hal'de dediği gibi. Türkçe Pop belli formüllerle yapılan şarkılarla yürüyor. Bir istikrar tutturduğunuzda da çalıştığınız bestecileri, aranjörleri osunu busunu çok değiştirmemeniz gerekiyor. Çünkü çetin bir yarış dönüyor ve kırılgan bir zirve mevcut. Lakin, Bengü bu , mutlaka sağlam şarkılar bulmuştur ki yeni yola girmeye cesaret bulmuş olsun. Altın Çağ, ismiyle biraz beni korkuttu. İnsanların kendini Kraliçe, Pamuk Prenses, Kont, Kontes falan ilan etmelerini biraz bayağı buluyorum. Zaten iyi bir iş yaptıysan bunu daha da etiketlemeye gerek yok. Altın Çağ da henüz ismiyle beni itmişti fakat içeriğin pek öyle büyük iddialarla gelmediğini albümü dinlediğimde anladım. Kuzum, albümün çıkış şarkısı olarak dikkat çekmek için seçilmiş, bu çok açık. Dinleyicinin algısı ise çıkış yapılan şarkının albümün en iyisi olduğu için seçildiği şeklinde olabiliyor. Bu da dezavantaja dönüyor. Kuzum, güzel bir şarkı değil. Önümüzdeki sene kimsenin hatırlayacağını sanmıyorum.  Özellikle sözler fazla zorlama tınlıyor kulağıma, müzik biraz daha kurtarıyor. Altın Çağ, bir önceki albümün Feveran'ı diyebileceğimiz, radyo dostu klip ihtimali yüksek işlerden. Beni rahatsız eden bir şey yok bu şarkıda, dinlenir-eşlik edilir yani. Saat 3 şarkısına da benzetiyorum istemsizce. Yalelli,  zor ve gereksiz bir iş bence, geçiniz. Empati, gördüğüm kadarıyla pek sempati toplamasa bile ince alayı nedeniyle hoş bulduğum bir şarkı. Müziği biraz daha hoş tabi. Böyle hafiften 90'lar tadını alan bir ben miyim bilmiyorum :) Deli Dumrul, albümün olmuş şarkılarından. Sözler tanıdık fakat Bengü'nün sesinde bir güzelleşmiş gibi geldi. Esin İris, şarkı yazarlığını beğendiğim bir kalemdir zaten. Telaş, Bengü'nün kaleminden çıkmasıyla daha da anlamlı hale gelen bir şarkı benim için. Bazı albümlerinde böyle tek şarkılık atışlar yapar Bengü, bu da onlardan olmuş. Gayet şık bir vuruş, gol olur mu bakıcaz... ( Empati'yi pek şarkı formatında yorumlayamadığım için onu dikkate almadım kalem olarak ) Bahane'yi pek ısırmadım, dinleniyor ama bitsin isteyebiliyorum bazen. Sözünde Durmadın, tam Bengü'nün işi. Çok yakışmış, yazlık, püfür püfür esiyor şarkı. Bu şarkıya klip gelmeli bence. Sanki, albümün şimdilik ağır topu. Hakan Altun düet için kilit bir ses. Çok tok ve Bengü'nün tizden girdiği sesleri uyumlu ama mesela bu düetin Mustafa Ceceli ile olduğunu bir an hayal ettim, edemedim pek aslında. Daha mı leziz olurdu ne ? Yok yok Hakan Altun da gayet mantıklı bir seçim. Bu şarkı alır, yürür. Arabesk yapısı, kemanlar, sözler... 140 karakterlik paylaşımlarda ' bir geldin sanki zorla getirtmiş gibi :( ' özetiyle ile bol bol paylaşılır. Zaten şu anda en çok ilgi gören şarkı olmuş. Bu düetin yıllar sonraya kalacağından pek emin olamadım, onu zamanla anlarız. Tam böyle ' O Ses Türkiye'de tize çıkıldığında, jüri döndüren şarkı ' formunda olmuş, pek hoş. Gelelim albümün en sevdiğim şarkılarına, ikisi de Melda Gürbey imzalı. İlkinin adı Geçmiş Olsun.  Değişik başlıyor şarkı, akış çok sağlam. Aha diyorum Bengü'den değişik adımlar...derken şarkı bir anda o atmosferik yapısından kurtulup dıp tıs eller havaya moduna transit bir geçiş yapıyor. Ulen bir durun ne güzel dinliyorduk diyorum içimden ama hala dinletiyor şarkı kendini. Böyle enteresanıma giden bir tılsıma sahip. Evet, beğendim! Evet, zıplıyorum! Diğeri ise albümün bana göre en başarılı şarkısı, adı Neden. Bazı kulaklar şarkıyı Simge'nin çokça beğendiğimiz Yankı'sına benzetmekte. Evet, andırmıyor değil ama şarkı oldukça güzel. Bir esinlenme varsa bile Yankı gibi güzel işlerden ilham alınması bana batmaz, bilakis hoşuma gider. Neden çok iyi, umarım Bengü bu şarkıyı değerlendirir.

Volga Tamöz genel olarak albüme hakim olmuş. Tek düze ilerleyen bir sound oluşturmamış ki bu albümün avantajı. Kulvar sıkıntısı çeken Bengü'nün bu albümünü başarılı buldum. Altın Çağı olur mu olmaz mı onu bilemiyorum. Bir öncekiyle kafa kafaya yarışabilir ama onu geçemez diye düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla Zeki Güner'in eksikliği de çok bir zarar vermemiş gözüküyor. Elbette bir Sahici yok bu albümde ama yeni tatlar denenmiş. Kısacası Hoş.

Albümün Yıldızı: Neden

Dinleyin: Sözünde Durmadın, Geçmiş Olsun, Deli Dumrul, Sanki, 

Zayıf Halkalar: Yalelli, Kuzum.

Genel Puan: 6.5


19 Haziran 2017 Pazartesi

Hayaller ve Hayatlar

   Hepinizin bildiği üzere günlerdir, hatta üstü kapalı olarak arada sırada aylardır Tarkan’ın albümü konuşuluyor. Sadece sosyal medyada değil, ana haber bültenlerine konu olacak kadar ilgi konusu oldu bu albüm ki bunda şaşılacak bir şey yok. Neticede Türkiye’nin en önemli starı olarak görülen Tarkan’ın 7 yıl aradan sonra çıkardığı bir albüm söz konusu olunca beklentiler, ilgi haliyle yüksek oluyor. Beklentiler kısmı önemli çünkü Tarkan genç, orta yaşlı birçok kuşağa hitap edebilecek kadar geniş yelpazeye sahip ender sanatçılardan. Dolayısıyla ne yaparsa yapsın zaten eleştirilmesi, beğenilmemesi,  hemen sindirilmemesi gayet doğal fakat burada biraz kraldan çok kralcılara değinmeden olmaz diye düşünüyorum. Neredeyse her olumsuz eleştirinizde başınıza üfleyen fan boylardan tutun da,  Tarkan’ı altın pamuklarla sarılı beşiğinde sallamaya devam eden müzik yazarları ve bestecilere varana dek bir kesim var ki Tarkan’a laf kondurmayan, kötü söz getirmeyen. Yıllar önce klişeleşmiş, hatta tabulaşmış bir algıdır bu Tarkan’ın eleştirilememesi. Keza benzeri Sezen Aksu için de geçerli. Geride bırakılan müzikal başarılar ve yetenekler, bugünün işlerini objektif değerlendirmede ne derece faydalı onu pek bilemiyorum. Elbette bir sanatçı, doğası gereği dünüyle bugünüyle belki yarınıyla değerlendirilmeli fakat bunu yaparken ‘ Kardeşim Tarkan’a da laf söylemeyin artık ‘  gibi sesler yükseliyor sağdan soldan, anlam vermek güç. Cem Yılmaz bahseder ya hani ‘ Bize de mi menü ? ‘ diye, bir başka tezahürü bu yükseliş de.  Evet kardeşim, bir iş yapıp beğeniye sunduysa Tarkan da eleştirilir, Sezen Aksu da.  ‘Eleştirilemez’ dediğiniz her kim varsa o da...




    Tam  ‘Tarkan bile kendini, savunucularından fazla eleştiriyordur’ diyecekken birden aklıma ve kulağıma son çıkarmış olduğu ‘ 10 ‘ albümü çalınıyor ve bu düşünceden beni alıkoyuyor. Aradan geçen 7 yılın ardından Tarkan cephesinde hiçbir gelişim, değişim, ilerleme gözükmüyor. Tarkan’ı, Türk Pop’una yaptığı işlerden ötürü bir Vizyoner olarak konumlandırmak ağır mı gelir, aşırı mı kaçar bilemiyorum ama  kendisinden zevahiri kurtaran, gündelik işler yerine - Hadi Türk popuna yön vermeyi bir kenara bıraktım keza dinleyici kitlesinin algısı ve beğenisi sabit - daha elle tutulur, 5 yıl sonra da açılıp dinlenebilecek şarkılar çıkartmasını beklemek, böylesi güzel yakıştırmalara mazhar olan biri için çok fazla olmasa gerek.  




    Bir önceki albüm ‘ Adımı Kalbine Yaz ‘ ile arasında 7 yıl olması, yeni albüm için 7 yıldır çalıştığına işaret değil. Hatta 1-2 yıldır çalışılmış bir proje gibi tınlıyor, o da titiz olmasından ötürü bu kadar sürmüştür diye düşünüyorum. Tarkan gibi bir ismin önüne Çay Simit türünden kaç şarkı gelmiştir sayısını ben tahmin edemiyorum. Günay Çoban imzalı şarkılar da beni pek ısırmıyor. Biz Çocukken’in biraz oluru varken ‘ Beni Çok Sev ‘ bahsi edildiği gibi düğünlere şarkı ısmarlayan Mustafa Ceceli ve İrem Derici ekolünden bir iş olmuş. Tarkan’dan beklenmeyen bir şarkı olduğu ve Tarkan’a yakıştıramadığım kesin. Kendi yazdığı şarkılarda da alaturka nağmeleri yine bolca serpiştirmiş vokaline.  Öncesinde, hali hazırda bir Türk Sanat Müziği albümü çıkardı, orada hevesini almıştır diye düşünürken Pop etiketli bir albümde yine nağmeler alaturka. Hani artık yaşla paralel olarak da, özel hayatındaki mutluluğunu da göz önüne alırsak eski hınzır, hafif kirli gırtlak oyunlarını beklemek yersiz olur ama bu kadar alaturkayı fazla buluyorum bir dinleyici olarak. Benim beğenime hitap etmiyor, siz Tarkan’a yakışıyor diyebilirsiniz.  Yolla, dillere dolansın diye yazılan albümün A1 şarkısı, Cuppa kadar vasat ama bir süre iş görür. Çay Simit, Bal Küpü , Kedi Gibi bana göre olmamış şarkılar. Ben Senin’de vokali biraz dikkat çekici olduğu için diğerlerine nazaran beğendim fakat onun da sabırları zorlayan bir noktası yok değil. Her Şey Fani, eh işte olsa da olur olmasa da türünden ilerlerken, Affedin Bizi Çocuklar Tarkan’dan beklediğim bir iş olduğu için şaşırtmıyor, niyet güzel neticede. Hodri Meydan, albümün sert abisi olmaya çalışmış ama temposu biraz kulak yoruyor.  Amma yerdin, ne yani koca Tarkan hiç mi güzel şarkı almamış albümüne diyenlere önereceğim şarkılara geliyor sıra. İlki Tarkan’ın diskografisine güzel şarkılarla destek olmuş Ümit Sayın’dan ‘ O Sevişmeler ‘,  soundu ile 90’lara sürükleyebilir. Nazan Öncel’in elinden çıkan ‘Acımasız’ da Tarkan’ın sesine çok yakışmış. Bana göre bu albümün tek yıldız şarkısı Çok Ağladım! Şarkı Tarkan için yazılmış bu çok aşikar. Gırtlağına oturan vokaller,  temiz bir elektronik/dans soundu. Gerçekten başarılı şarkı.




     Tarkan’ın çalıştığı iskelet bir kadro var, sekmiyor. Nazan Öncel, Sezen Aksu, Ümit Sayın, Günay Çoban hadi arada bir Gülşah Tütüncü, Yıldız Tilbe. Bu isimlerin dışında kimseden şarkı almıyor. Mesela ben bu albümde bir Gülşen bestesi dinlemeyi bekliyordum ve istiyordum da açıkçası. Gülşen’in yazdığı ve Tarkan’a çok yakışacak şarkılar vardı mesela Ellerinden Öper, Kendine Müslüman, Saklandım İzlerinde gibi. Hem yakın arkadaşı hem de aranjörünün eşi olan Gülşen ile aralarındaki diyaloğun bu sebeplerden ötürü kötü olmadığını düşünüyorum fakat şu anda tartışmasız bir şekilde memleketin en popüler bestecisinden beste almaması da beni şaşırtmıyor değil. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy gibi büyük isimlerin de beste aldığı biri Gülşen, dolayısıyla aynı geminin yolcuları. Neyse burayı çok kurcalamak istemiyorum. İskelet kadrosunu bozmadığı gibi kendi yaptığı şarkıları da artık eskisi kadar güçlü bulmuyorum.  İyi olanlarını da başka isimlere veriyor. Örneğin Ajda Pekkan’ın okuduğu ‘ Ben Yanmışım ‘. 





    Sazıyla, sözüyle daha pop bir albüm bekleyenlerin pek umduğunu bulamadığını okuyorum albüme dair yazılarda. Ne yazık ki ben de aynı düşüncedeyim. Tarkan’ın cepten yediği kanısındayım.  Kendini güncellemediği sürece de konserlerinde İkimizin Yerine söylemeye devam edecektir. Tabi müzikle haşır neşir insanlar için bu tarz eleştiriler. Önüne ne koysan yiyecek müzik tüketicisinin derdi olmaz ki Tarkan pop mu yapmış, alaturka mı okumuş, besteyi kimden almış... O kitle arabaya cdyi taktığı zaman müziği duymaz,  fon olsun kafi. Tabi cdyi de alıyorsa...


Albümün Yıldızı: Çok Ağladım
İyiler: Acımasız, O Sevişmeler
Vasatı Aşamayanlar: Çay Simit, Beni Çok Sev, Bal Küpü 

Albüm Genel Puanı: 5,4 

4 Mart 2017 Cumartesi

En Özel 10 Barlas Erinç Şarkısı

Barlas, Türkçe Rock Müzik tarihinin son 20 küsür yılına şarkılarıyla damga vurmuş, Umay Umay, Özlem Tekin, Teoman gibi bir çok ünlü müzisyenin ilk albüm çıkışlarında besteleriyle onların albümlerine destek olmuş, nedense biraz daha geri planda kalmayı tercih etmiş çok önemli besteci ve söz yazarlarındandır. Sadece rockçılara değil, Ayşegül Aldinç, Deniz Arcak, Yeşim Salkım, Yonca Evcimik, Metin Arolat gibi pek çok popüler ismin diskografisinde besteleriyle yer almış bir kalemdir. Kişisel görüşüm olarak Barlas'ı, özellikle 90'lı yıllardaki üretkenliği ile Türkçe Rock tarihindeki en sağlam birkaç kalemden biri olarak görürüm. Hit Makinesi olarak tanımlamak yanlış olmaz zannediyorum. Bu liste benim kişisel zevkim doğrultusunda hazırlanmış bir listedir. Özellikle, Aşk Her Şeyi Affeder Mi ? , Hareket Vakti , Ne Ekmek Ne de Su, Ben Kimselere Yar Olmam gibi büyük hitleri bu listeye almadım. Bu şarkılar zaten artık klasikleşmiş haldeler. Biraz daha kıyıda köşede kaldığını düşündüğüm şarkılardan oluşan bir liste olsun istedim.

10 ) Dursun Dünya - Teoman ( Renkli Rüyalar Oteli / 2006 )

Teoman ile Barlas iş birliğinin en güzel örneklerinden biri olduğunu düşündüğüm bu şarkıyı daha önceleri Gülhan da okumuştu fakat pek parlamamıştı. Aynı albümde, Barlas üretimli ' Çoktandır ' isimli bir şarkı daha mevcut.


9 ) Şehrin Işıkları - Yeşim Salkım ( Unutursun Gönlüm / 2015 )

Yeşim Salkım'ın yıllanmış güzel sesinde Barlas'ın sözleri, pek bir uyumlu olmuştu. Yeşim Salkım'ın bu şarkısı çokça sevildi.


8 ) Bozdur Yeminleri - Umay Umay ( Umay Umay / 1994 )

Umay Umay'ın ilk albümündeki bu şarkı dışında albümün tüm şarkıları da Barlas yazmıştı.


7 ) Küt Küt - Barlas ( Kelebek / 1999 )

Artık Küt Küt gibi eğlenceli rock şarkılarını duymak çok zor. Ortalık pek bir arabeskleşti... Ne çok acımız, sancımız varmış meğer.


 6 ) Sonsuzluk Trenleri - Deniz Arcak ( Ha Bugün Ha Yarın / 1996 )

Zıpır Deniz Arcak'ın kariyerindeki en güzel şarkılarından birini de Barlas yazmıştı. Aynı albümde Arcak ile Barlas işbirliğini Bir Mola Ver ve Ha Bugün Ha Yarın adlı şarkılarda da görmek mümkün. Bu şarkıyı daha sonra Barlas kendi albümünde de okumuştur.


5 ) Bahar - Özlem Tekin ( ÖZ / 1998 )

Aşk Her Şeyi Affeder Mi ? gibi dönemin sansasyon yaratan şarkısından sonra eski arkadaşlar olan Özlem Tekin ile Barlas, Öz albümünde de müzikal ortaklıklarına Bahar'la devam etmişlerdi. Özlem Tekin'in dümeni elektronik müziğe kırdığı, eski sevgilisini paketleyip ormanın birine gömdüğü olay klibi ile de şarkı epeyce konuşuldu.




4 ) Nisan Yağmuru - Barlas ( Senden Kalan / 2012 )

Esasında listeyi sadece başka isimlere verdiği bestelerden oluşturacaktım fakat bu şarkıya kayıtsız kalamadım, bir de Küt Küt var es geçemediğim. Barlas'ın kendi albümlerinde söylediği şarkılar nedense patlayamıyor gibi bir algı var. Ben bu algıyı en çok bu şarkıda yaşamıştım doğrusu. Tam bir hazine bence. Biraz güme gitti gibi geliyor ama Barlas'ı bilenler için bir klasik olmuştur çoktan tabi.





3 ) Ayrılan Yollar - Aslı Gökyokuş ( Söylediğim Şarkılarda Saklı / 2007 )

Aslı'nın kariyerindeki en iyi albümü olarak gördüğüm Söyledim Şarkılarda Saklı'da yer alan, yine çok başarılı bir çalışmaydı. Diğer şarkıların arasında biraz kaynadı tabi. Klipsiz kalınca böyle oluyor biraz demek...


2 ) Aşinayım Firara - Özlem Tekin ( 10,9,8,7,6,5,4,3,2,1,0  / 2005 )

Şarkılarıyla her zaman Özlem Tekin albümlerinin en güzel renklerinden olan Barlas'ın Özlem'e verdiği en güzel şarkılardan biri. Şarkının deneysel düzenlemesi ise şarkının gücünü ikiye katlamış, bu kesin. Aşinayım Firara ile birlikte, Barlas & Özlem Tekin ortaklığı da ara verdi. Tekin'in daha sonra çıkardığı Bana Bi'şey Olmaz ve Kargalar albümlerinde Barlas bestesi yer almadı. Dilerim ki bu ortaklık yeni çalışmalarla devam eder...


1 ) Zır Deli - Gülhan ( Masal Meyvesi / 2005 )

Geldik listenin zirvesine. Gülhan'ın en sert şarkılarından biri olan Zır Deli bir Barlas bestesi idi. Bu şarkı hakikaten bana göre Türk Rock Müzik tarihindeki en sağlam şarkılardan biriydi. Joker bir iş. Bu şarkıyı herhangi iyi bir şarkıcı albümüne alsa yine ses getirir. Ben en çok Özlem Tekin'in sesinde hayat bulsun isterdim fakat Gülhan yorumu da epey başarılı.



28 Şubat 2017 Salı

Sibel Tüzün Örneğinde Rock

Bir 90'lar efsanesidir, Sibel Tüzün'ün 1998 yılında yayınladığı ' Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda'  adlı albümü. Daha önce popüler müzikte yakalamış olduğu başarı ve şöhreti elinin tersiyle bir kenara itip, siz bir durun demiş ve kendi istediği müziği yapma cesaretine girişmiştir. Özellikle Kaçın Kurası, Anca Beraber, Gözümün Bebeği gibi hit şarkılardan sonra medyanın üzerine giydirdiği 'Seksi Kadın Popçu' imajından da sıyrılmak durumundaydı.

  Eski eşi, tanınmış basçı Levent Candaş ile beraber hazırladığı Hayat Buysa.. albümü, içerisinde 10 adet rock şarkısını içeriyordu. Şarkılardan 8 tanesinin söz yazarlığında Sibel Tüzün vardı. Tüzün, bu albümde, kaleminin ne kadar da derinlikli ve kuvvetli olduğunu da gösteriyordu. İmajlar, klipler vs. komple olarak popüler müzik medyasına meydan okumaydı adeta. 'Ben sadece bir Show Girl değilim! ' diyor ve canım isterse öyle de güzel müzik yaparım ki hepiniz şaşakalırsınız mesajı veriyordu. Tabi böylesi bir albüm kalkışmasında, kendisinden daha önce çıkmış kadın rock solistlerinin yakaladığı başarıdan da söz etmemek olmaz. Medya ve müzik endüstrisi o günlerde, Özlem Tekin'in ve Şebnem Ferah'ın başarılı çıkışlarını konuşuyor, erkek egemen rock müzik anlayışının kırıldığından bahsediyordu. Tabi, rockçı kadın, yüzükler, simsiyah makyajlar vs. medya işin daha çok magazinsel boyutuyla ilgiliydi. Türkiye'nin dünyayla barıştığı doksanlarda bile yoktu Rockçı Kadın algısı. İşte tam da bu dönemin hemen ertesinde Sibel Tüzün, gerçekten takdir edilesi bir cesaretle bu müthiş albümü çıkartmıştı. Medyanın ilgisi tabi ki kazıttığı, rasta yaptırdığı saçlarına, dövmelerine ve kıyafetlerine kaydı. Kimse albümün ne anlattığıyla, derdinin ne olduğuyla ilgilenmedi. Halbuki derdi olan bir albümdü Hayat Buysa.. Popçular; memlekete henüz yeni yeni uğramaya ve gün yüzüne çıkmaya başlayan bu müzik türüne aşina olmadıklarından, Rockçılar ise popüler müzik geçmişinden ötürü çabucak yaftalayıp, yargıladılar Sibel Tüzün'ü ve bu güzel albümünü. Dolayısıyla bir türlü tam bir kavuşma yaşanamadı ve albüm araya kaynadı gitti.

   Halbuki tüm bu medyatik gelişmeleri ve süreci bir kenara bırakıp albüme döndüğümüzde Demir Demirkan, Levent Candaş, Hakan Caneroğlu, Volkan Öktem, Turgut Berkes, Cengiz Köroğlu, Gür Akad, Yavuz Çetin  gibi Türkiye'deki önemli müzik adamlarıyla hazırlanmış Masterpiece bir çalışmaydı. Albümün müzikalitesinden zaten en ufak bir şüphemiz dahi yokken Sibel Tüzün'ün de içindekileri döktüğü sözlerin derin anlamları,iyiden iyiye albümün çıtasını yükseltmişti. Albümden Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda ve Değişim şarkılarına klip çekildi fakat ikinci klibi internet ortamında bulmak namümkün. Sibel Tüzün'ün arşivinde gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor :) Sert gitar tonlarının peşi sıra gelen isyankar, kalıplara ve zincirlere sığmayan, dişi ve eril duygunun birey olmakla harmanlandığı özgürlükçü sözlerle adeta Rock müzik böyle yapılır dersi veriyordu şarkılar. Sözlere örnek olarak Cennetin Çocukları adlı şarkıdan bir kesit;

  Ne zorumuz vardı ki o zaman bu hayatla ? 
  Niye üzdük birbirimizi yanlışla doğruyla 
  Neden sevdik ? Neden terk edildik ?
  Sonumuz bir avuç topraksa... 


 Albüm medyatik açıdan ilgi görmüşse de müzikal açıdan bunu başaramadı. Türün severleri de kalıp düşünceler yüzünden albümü dinlemeyi reddettiler. Kendini türlere, tarzlara hapsetmeyen müzik severler ise bu hazinenin farkındaydılar. Sibel Tüzün, yolundan dönmeyip 3 yıl aranın ardından ikinci rock albümü olan Yine Yalnızım'ı piyasaya çıkardı. Bir önceki albüme oranla sözler biraz daha törpülenmiş, sound az da olsa yumuşatılmıştı. Fakat yine de köşelerden sert gitar tonlarını duyabiliyorduk. Geri adım atılmamıştı yani henüz. Yine Yalnızım dönemi görünürde, bir öncekine kıyasla daha az getirisi olan bir albümdü Tüzün için. Fakat sanatçının kendisi bu görüşte değil. İlk defa Hayat Buysa Ben Yokum Bu Yolda albümü ile kendi şarkılarını yazmaya başladığından, iç dünyasını açtığından, Yine Yalnızım dönemi ile bestelerin de kendisinden çıktığından bahsediyor ve bunun kendi müzisyenliğinde önemli bir nokta olduğuna dikkat çekiyordu. Yine Yalnızım albümü, içinde  Beyaz Kuş, Düş, Dönebilseydim, Sabret gibi başarılı şarkıların olduğu bir albümdü. Albüme adını veren Kubat destekli Yine Yalnızım ise kişisel görüşüm olarak Sibel Tüzün kariyerinde bir zirve noktasıydı.

 Her iki rock denemesinden de alnının akıyla çıkan Sibel Tüzün, aldığı risklerin getirilerini de götürülerini de yaşamış oldu. İnternet aleminin gizli kalmış köşelerinde, şarkılara yapılan yorumlara baktığımızda aslında insanların yapılan işleri takdir ettiklerini de görebilirsiniz. Maya o dönemler tutmadı o başka konu. Sibel Tüzün, kariyerine bu iki rock albümünden sonra eskisi gibi popüler müziğe yakın bir çizgide devam etti. Kırmızı, sevildi. Daha sonra eurovision macerası oldu, singlelar, Sezen Aksu coverları derken bugünlere dek gelindi. Açıkçası kendisinden ümidi kesmiş değilim. Bence hala bu çılgın kadından ilerleyen dönemlerde bir rock albümü beklemek mümkün. Özellikle İskender Paydaş ile müzikal ortaklığa başladıkları günden beri iştahım bir tık daha kabarmış vaziyette. Dilerim ki böyle bir yola gider. Zaten artık prodüksiyonlar satmıyor, kimse kimseye kolay kolay yatırım yapmıyor. Müzikte bir nebze özgürlük dönemi de diyebiliriz buna. İsteyen istediğini yapıyor.

Bu koca yazıyı şöyle özetleyecek olursak; bahsi geçen iki rock albümü de, bugün ' Rock yapıyoruz burda! ' diyen çoğu grubu cebinde sallar. Şimdinin müzisyenlerinin bu iki albümü de dinleyip dinleyip etüt etmeleri gerektiğini savunuyor ve rock müziğin arabesk-alaturka sentezlerinden uzak günler diliyorum...

İşte meşhur Yine Yalnızım...









   




21 Şubat 2017 Salı

Buna da Şükür!

 Türkçe müziğin son yıllarda yıldızı parlayan en önemli performans şarkıcılarından Ceyl'an Ertem, 5. solo albümü ' Yine de Amin ' i geçtiğimiz günlerde, digital platformlar üzerinden dinleyicilerin beğenisine sundu. Rahat bir haftayı geçkin süredir kulağıma yuva yapan bu albümü bir çok kemik Ertem dinleyicisi gibi ben de merakla bekliyordum. Özellikle albümün Gaziantep'te bir mekanda, canlı olarak kaydedildiği haberini duyunca biraz daha telaş ve heyecan yapmıştım. Bu heyecanı, albüme besteleriyle dahil olan Yıldız Tilbe ve Sıla Gençoğlu gibi iki önemli bestecinin de varlığı alevlendirmişti. Öncelikle Ceyl'an Ertem dinlenilmesi kolay bir albüm yapmamış. Düzenlemeler ( tabi ki Cenk Erdoğan ve Can Güngör faktörü ile birlikte ) buram buram ustalık ve emek kokuyor. İlk dinleyişte beklediğim dozda hiçbir şarkıyı bulamadığımı itiraf etmeliyim. Sonraki dinlemelerde güzel tınlayan melodilerle buluşmam gerçekleşti.

  Bu albümün en önemli kozu kesinlikle düzenlemeleri olmuş. Emek emek, nakış gibi işlenmiş her şarkı fakat ortaya çıkan sound ile sözlerin kavuşumunu pek başarılı bulmadım. Ceylan Ertem'den duymaya alışık olduğumuz, deyim yerindeyse Ertem'in vokaliyle çağlayan, o yırtık şarkılardan bu albümde pek eser yok. Bir önceki albümünde yer alan Hırpalandı Mayıs, Bu Bardak Dolsun, El Adamı gibi hatta Ütopyalar Güzeldir'den hatırlayacağımız, Ertem'in sahnede saçlarını savura savura salındığı Ne Güzel Gün gibi coşkun şarkı örneklerini aradım fakat bulamadım. Ben, Ceylan Ertem'e bu tarz şarkıları çok ama çok yakıştırıyorum, tabi kişisel zevktir bu. Öte yandan bu albümde, yine önceki albümlerinde yer alan, acıyı damardan veren Bile İsteye, Kaçıncı Yarın gibi kahır dolu işlerden de bir iz bulamadım. Acaba bunları beklemekle hata mı ediyorum diye kendimi sorgulasam da eminim bir çok Ceylan Ertem dinleyeninin sanatçıdan beklediği şeyler bunlar. Tabi Ertem'in yegane amacı dinleyicinin beklentisini karşılamak değil, iyi müzik yapmak. Bu durumu ve nitelikli üretim sayısındaki düşüşü göz önünde bulundurduğumda elbette böyle bir albümün değeri bilinmelidir. Fakat kendi kişisel zevklerimi göz önünde bulundurduğumda, beklentimin altında kalan bir albüm oldu Yine De Amin. 




   Albümdeki en büyük hayal kırıklığını ise Yıldız Tilbe ve Sıla Gençoğlu şarkılarında yaşadım. Hiçbirşeyimsin, Tilbe'den beklentimin aksine vasat aşamayan bir iş. Kahroloji'ye rahmet okutturacak cinsten. Sıla imzalı 'Esmer' albümün öne çıkan ağır şarkılarından biri oldu tez vakitte. Önümüzdeki günlerde bu şarkıya büyük ihtimal klip gelecektir fakat ben sözlerini içten bulmadım. Zorlama bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Vokal melodisi de beni pek ısırmadı. Bunun yanında ' Kovdum ', Esmer'in aksine biraz daha beğendiğim bir şarkı oldu ama o da kötünün iyisi denilebilecek seviyede. Albümde geriye kalan şarkıların üretiminde Ceylan Ertem imzası var. Söz yazarlığı konusunda Ertem cephesinde bir derinlik, ilerleme yaşandığını görüyorum. Dizeler müziksiz okunduğunda da oldukça anlamlı birer edebi metin işlevi görüyor. Albümün çıkış şarkısı olarak Efsunlu Dünya'nın tercih edilmesini doğru bir seçim olarak görüyorum. Albümde başarılı bulduğum işlerden biri. Nilüfer ve Beni Öyle Bilme'ye pek ısınamadım. Albümün en sevdiğim iki işinden biri olan İnadına özellikle sözleriyle sonra da farklı düzenlemesiyle beni epey doyuruyor.  Sevmek Gerekli, tam bir Ceylan Ertem şarkısı. Onun iç dünyasının güzel bir dışavurumu olmuş. Tabi biraz daha yöresel sazlar kullanılsa daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Belki, Ertem'in sevdiğini bildiğimiz Neşet Ertaş'a bir saygı ve sevgi duruşuna da sahip olabilirdi. Korsan ve İzin,  yine bana göre albümde pek parıldamayan şarkılar olurken, bu dingin ilerleyen albüm kendini yükselen bir ivmeyle kapatıyor. Bırak Kendini, nihayet! dedirten, Ertem'den beklenildiği gibi vokallerin kelimeleri, anlamları yırttığı oldukça başarılı bir konser şarkısı olarak kulağıma çağıldıyor.  Hiçbirşeyimsin'in remix versiyonu ise orijinal haline göre çok çok daha başarılı olmuş. Aynı zamanda böylesi bir remix çalışma Ertem albümlerinde bir ilk bildiğim kadarıyla. Bu özelliğiyle de yenilikçi bir hareket.

 

  Kısaca özetlersek ben bu albümde beklediğimi bulamadım diyebilirim. 'Amansız Gücenik' bence çok daha başarılı şarkıların olduğu bir solo albümdü. Yine de Amin ise daha ortalama şarkılarla biraz daha popülist bir çizgide ilerliyor gibi geldi bana. Tabi Ceylan Ertem'in muhalif duruşu ve kalın çizgileri bu popülizmin sınırlarına bir dur diyecektir. Öte yandan sosyal medyada albüm oldukça beğenilmiş gözüküyor. Ben bu algının bilinçaltını  ' Ceylan Ertem bu abi! Ne yapsa dinlenir '  türevinden yorumlara dokundurabiliyor ve böyle ilişkilendirebiliyorum. Ceylan Ertem'in sahnedeki o deli deli hallerini sevenleri bu albüm pek kesmeyecektir.


Yine de Amin değil de Buna da Şükür diyerek yazımı sonlandırıyorum. Yine de iyi ki müzik yapıyorsun Ceylan Ertem...


Albümün yıldızları; Bırak Kendini ( 8 ) , İnadına ( 7 ) 

Albümün yıldızı düşükleri: Korsan ( 4 ) , Beni Böyle Bilme ( 4 ) , Nilüfer ( 5 ), İzin ( 5 ) 

Yine de Amin ( 5,8 )