15 Temmuz 2021 Perşembe

Simge & Rubato ile Harbiye'de Normalleşme Keyfi

 Selamlar, 

Dün akşam uzun bir aradan sonra normalleşmek için adım atıp, Simge ve Rubato'nun ortaklaşa verdiği Harbiye Açıkhava konserine gittim. Rubato kısmı beni sıfır heyecanlandırsa da Simge'nin performansını merak ediyordum. Şarkıları da genel olarak bildiğim için keyifli geçer diye düşündüm. Aslında beklediğim gibi de oldu konsere dair 1-2 tuhaf detay dışında genel olarak güzeldi. Belki de konsere gitmeyi, müziğe eşlik etmeyi fena halde bela özlediğim için kusurları görmezden geldim. 

Öncelikle Simge performans olarak hareketli bir sahne yapsa bile teklemedi diyebilirim. Bir tek Sevmek Yüzünden performansında nakarata bağlanan bridge bölümünü ton olarak aşağı çekmişler, daha rahat söylesin diye herhalde. Tonu düşük görünce böylesi hareketli bir sahnede çok da takılmadım üstünde. Simge tüm bilindik hitlerini ardı ardına seslendirdi. Dinleyiciler ise konsere gitmeyi unuttuklarından mıdır, normalleşme sürecindeki afallamadan mıdır nedir bilemem ama epey tutuktu. Özellikle Simge'nin şarkılarında gördüm bu tutukluğu. Simge de seyirci açmak için ekstradan bir çaba içine girmedi. Yankı, Üzülmedin mi?, Öpücem gibi en bilinen şarkılarının final bölümlerinde bile bir es bırakıp seyirciye paslamadı. Haliyle seyirci de tutuk kalmaya devam etti. Vokalleriyle birlikte " Eğleniyoruz " havasını vermeye çalışsa bile pek başarılı değildi bu anlamda. Sahnesini biraz daha zenginleştirmeli. 10-15 tane dansçı getirtip arkada sallandırmaktan bahsetmiyorum. Bir şeyler olmalı o sahnede, performans gayet iyi ama sahne dolmuyor. İnsanların ertesi gün hatta günler sonra bile o konsere dair hatırlayacağı nüanslar olmalı eğer ki Harbiye sahnesini bu kadar önemsiyorsanız. 


Verilen uzuuun bir aranın ardından " Yuh " seslerinin arasından Rubato duyulmaya başlandı. İnsanlarda eminim " Saat 23:15 oldu ne zaman çıkacak da şarkı söyleyecek " endişesi vardı. Neticede 3000-4000 insandan bahsediyoruz ( Bu arada arkadaki tüm koltuklar da dolu değildi ) ve herkesin arabasıyla bu konsere gelmiş olması mümkün değil. Bunlar küçük ama önemli detaylardır. Rubato'nun solisti Özer Arkun yaşanan teknik bir aksaklıktan ötürü geç başlandığını belirtip özür diledi. Dinleyici de bu özrü çabucak bağrına basıp şarkılara, Simge'nin sahnesinde olmadığı kadar, eşlik edip oynadılar. Seyircinin tutukluğunu, çok geç kalmasına rağmen Rubato çözmüştü ya da oraya gelen kitle aslında Rubato'nun kitlesiydi bilemiyorum. 3-4 şarkı sonrasında Simge, açıkhavanın kameralarının olduğu orta alandan yeni kıyafetiyle belirdi ve ortak şarkılara başladılar. Seyirciyle bütünleşmek için ilk kısmın telafisi gibiydi bu hareket. Konserin Rubato kısmının en beklediğim anı, Onur Özdemir'in yazdığı ve duygusuyla dertsiz insanı bile derde salacak HU şarkısının seslendirildiği andı. Mükemmele yakın bir performanstı. Sonrasında Simge sahneden ayrılınca ben de 00:05 gibi konserden ayrıldım. 




Genel hatlarıyla keyif aldığım bir konserdi. Sadece konser adabına uygun hareket eden bir kitle yoktu hatta Harbiye'de ilk kez bir konseri izlerken gelen kitleden bu kadar rahatsız oldum. Tamam arya dinlemiyoruz ya da Viyana Filarmoni gelip çalmıyor ama sigara içme alanıyla ( büfenin olduğu ) o kadar çok sirkülasyona girildi ki bir süreden sonra Simge'yi izlemeyi bırakıp bu insanlar n'apıyor yahu diye düşünmeye başladım. Çok fazla hareketlilik vardı. Üstelik insanların işini gücünü düşünüp 21:15 gibi başlanmasına rağmen 21:40'a doğru hala konsere gelenler olmuştu ve öyle 1-2 kişiden de bahsetmiyorum. Sosyal mesafe kuralları da maske konusu da konser başlayana dek geçerliydi. Aşısına güvenen ( belki de aşısız olanlar da ) maskesini çıkarıp izledi konseri. 



6 Nisan 2021 Salı

Kıymetini Bilmeli

  Mert Demir'i ilk olarak Beyaz Giyme coverına çektiği performans klibiyle tanımıştım. Açıkçası daha tıklamadan " off bıkmadılar şu türkülerle oynamaktan " gibi bir önyargıya sahiptim. Video bittiğinde " ya fena olmamış sanki? " deyip arkadaşlarıma dinletmiştim, seyirciden destek. Sonrasında özellikle takip etmediğim için karşıma hiç çıkmadı Mert Demir. Pandemi döneminde kaçırdığım, atladığım neler vardı diye şöyle ince bir araştırmaya girişince tekrar selamlaştık. Halihazırda çıkardığı 1 albüm, tekliler ve sıcağı sıcağına yayınladığı yeni albümüyle karşılamıştı bu sefer beni. 2019'da çıkardığı Bak Kollarım Burada, tam olarak tarif edemediğim bir soundda tasarlanmıştı. Çoğu bülten " modern elektronik soundu etnik ögelerle birleştiren Mert Demir... " deyip çıkmıştı işin içinden, heh tamam bu olur dedim. Çünkü gerek vokalinde gerekse soundun arasına serpiştirilen tadımlık alaturka bir lezzet vardı. Bu tip sentezler bende genel olarak zor kabul görür çünkü dengesini hakkıyla oturtmak kolay bir iş değildir. İlk albümde bu işi kotarmıştı. Kendi müziğini üreten, iyi şarkı söyleyebilen ve sade bir anlatım biçimini benimserken mizahi dilini kaybetmeyen yani tamamen melankolik bir deryada savrulmayan şarkılarıyla benden geçer not almıştı. 


  2020 içerisinde üretim sürecini hızlandıranlardan biri olmuş Mert, Kimim Lan Ben? Part1 ve Kimim Lan Ben? Part 2 adında iki albümcük yayınladı. Çizgisinden çok sapmamış, beat odaklı ve yine sade sözlere sahip şarkılarla yoluna devam etti. İlk albümden farklı olarak daha dar alanlarda paslaşan bir müzikal anlayış söz konusuydu. Bu da bilinçli olarak tercih edilmişe benziyor. Özetle ilk albümdeki müzikal zenginlik geçen sene yayınladığı işlerde pek kulağımıza çarpmıyor. Kişisel olarak sarıp sarmaladığım, çabucak favorilerim arasına girenler; neredeyse The Prodigy tadı veren yarım porsiyon TUZ, sözlerinin aksine tam anlamıyla cool tınlayan BENİM SUÇUM GÜNAHIM NE?, 2020'de çıkan en iyi işler listesine de aldığım ELLERİMDE PATLADI BOMBA, neredeyse Karakış etkisi yapacağına inandığım, minik çaplı bir hit adayı BİL KIYMETİNİ, gecenin sabaha kavuşmayan saatlerine yakışan yapısıyla kendine çeken YAŞARKEN ÖLMEK... 





 Mert Demir partlar halinde yayınladığı tüm bu çalışmalarını geçtiğimiz günlerde Sony Music Entertainment'tan çıkardığı KİMİM LAN BEN? adı altında toplayarak yayınladı. 21 şarkıdan oluşan bu albüm şarkı sayısının fazlalığıyla sizi ürkütmesin. Beethoven'a Selam, Aşağı Karabayır, Göm Beni Çukura gibi 1 dakikadan daha az süren trackler mevcut. Tüm müzikal yolculuğundan kesitleri bir konsept dahilinde yedirmek istediğini görüyoruz bu yolla. Önümüzdeki dönemde adını ve şarkılarını çok daha sık duyacağımıza eminim. Türün meraklıları için iyi bir seçki olmuş. Yolu açık olsun. 

Albümün Yıldızları: Tuz, Benim Suçum Günahım Ne, Bil Kıymetini, Ellerimde Patladı Bomba

Zirveyi Zorlayanlar: Yaşarken Ölmek, Hiçbir Işık Yok, Kafam Bi Dünya 

Pek Isırmayanlar: Paranoya, Geberebilirim, Takke Düştü Kel Göründü

Albüm Genel Puanı: 8.5/10

28 Şubat 2021 Pazar

Açık Yaralarımıza Merhemler...

 Yaklaşık iki sene öncesine dayanıyor Melike Şahin ile tanışmam. Öncesindeki işlerine sebebini bilmediğim bir şekilde kulak kabartmamıştım, ilk dinlediğim şarkısı Sevmek Suçsa Suçluyum olmuştu. Klibi, sözlerindeki güçlü ifade biçimi, bir meyhanede demlenirken coşup hep bir ağızdan söyleyebileceğimiz bir "motivasyon" şarkısı gibi gelmişti. Hoş, kendisi de bir " kız kardeşlik " mottosu gibi yorumlamıştı şarkısını. Sonrasını Deli Kan, Tutuşmuş Beraber, Bi Fırlatsam, Kara Orman, Kimin Izdırabı gibi hit üzerine hit şarkılar takip etmişti kulaklığımda. Gittiğim 3 Melike Şahin konserinde de hüzünlerden melankolinin kollarına bırakıyorduk kendimizi müritleri olarak, gayet keyifliydi. Hatta bunlardan sonuncusu 11 Mart 2020 akşamı Babylon'da verdiği konserdi. İstanbul'da ilk koronavirüs vakası açıklanmıştı ve konserdeki kitle olarak beraber tutuşmuştuk anlayacağınız :) Şubat ayında yayınladığı harikası Geri Ver'in rüzgarıyla pek buruk da geçmemişti o konser. İçten içe kişisel olarak katılacağım son konser olacağını biliyordum. Geri Ver ayrıca değinilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Her seferinde çıtayı nasıl da kendi istediği kadar yükseltip bizi böyle mutlu edebiliyor anlamazken, böyle üst üste melankolilere pek gelemeyen bünyeme bile ilaç gibi gelmişti Geri Ver'in müphem hüznü. 


Melike Şahin 2020'yi dolu dolu geçirenlerden oldu. Ufak bir botanik bahçesini andıran köşesinden şifa olmuştu her söylediği ezgi. Abartısız söylüyorum ancak Melike Şahin'in anlık canlı yayın sürprizlerini bilenler oradaki kitlenin ne kadar mesut olduğunu da hatırlar. Sanki pandemi döneminde rutin olarak almamız gereken bir doz aşı gibi gelmişti. Sürpriz olarak niteleyebileceğim bir Hakan Taşıyan düeti izledi bu akışı. Açıkçası beklentimin biraz altında bulduğum için benim favorilerim arasında değil. Arkasından 11 Mart konserinde yenilenen orkestrası ve müzikalitesinden de sinyallerini aldığımız üzere daha elektronik tınılı işler izledi. Akustik soundu usulca terk etmesi kemik hayran tayfası tarafından çok sıcak karşılanmayabilir diye düşünmüştüm. Sanırsam bu işler de öyle büyük büyük izler bırakmadı. Ukde şarkısı Elimi Tut'a göre daha yenilikçi tınladığı için onu daha bir sahiplendim. Tüm bu şifa arayışlarını ise Merhem adını verdiği albümüyle tamamlamış gözüküyor. Kariyerine genel bir bakıştan sonra yeni ve heyecanlandıran bu albümden biraz konuşalım artık. 



Merhem 10 şarkıdan oluşuyor. İçerisinde popülist yaklaşımlardan uzak çok sayıda hit barındırıyor. Emre Malikler, Can Güngör, Uri Brauner Kinrot, Dijf Sanders, Sabi Saltiel, Elif Dikeç albümün beste ve düzenlemelerinde katkıda bulunmuş müzisyenler olurken bir de albümün en büyük hit adayı Nasır'ın eş bestecisi Mabel Matiz'e selam göndermeden olmaz. Şarkı zaten bana ucundan, kıyısından Mabel Matiz eli değmiş diye kendi meramını anlatmakta. Sürekli "hit" vurgusu yapmamın nedeni de aslında şarkıcının geçmişteki işlerinin teker teker hit mertebesine ulaşmış, bundan 15 sene sonraki Melike Şahin konserlerinde yine hep bir ağızdan söylenebilecek şarkılar olması. Kariyer böyle inşa edilince albümde bu yaklaşımlardan izler görmek istiyor insan. Serim bir giriş şarkısı olarak daha önce konserlere gelen kitlenin ezberinde olan Hepsi Geçti'ye pürüzsüz bir geçiş yapıyor. Hepsi Geçti için kafamda tasarladığım sound böyle olmamasına rağmen bu halini çok çok daha sevdim. Burada klipten ve Melih Kun'dan bahsetmemek de olmazdı, olmamalıydı. Melike Şahin kliplerini lütfen biraz daha fazla sen yönetir misin? Şarkının ifade gücünü ikiye, üçe, beşe takarak inanılmaz bir görsel destek sunuyor Melih Bey. Nasır yukarıda değindiğim gibi albümün en büyük hit adayı dolayısıyla Tutuşmuş Beraber'le tatlı bir kapışma keyfi yaşayacaklar zirvede. Gönlüm Durur Orda sakin ve duru yapısıyla kendimizle baş başa kalacağımız anların soundtracki olmaya aday. Samatya'da İlk Rakı yine sofralarımıza meze yapıp bitmesin diye azar azar tüketeceğimiz cinsten olmuş, başarılı. Öpmem Lazım neşesini kararlı bir cilveden alıyor, ben şahsi olarak sevdim ancak çoğunluğa hitap edecek mi bilemedim. Uykumun Boynunu Bükme albüm öncesi yayınlanarak ağzımıza çalınan ballardan biriydi ve ben çok sevmiştim. 1976 tarihli bir yeşilçam filmi nostaljisi yaşatan synthleriyle her an Adile Naşit'ten bir seda duyacak gibiyiz. Sardunyanın Kırmızısı bu albümde arama mesafelerin girdiği bir iş, çok giremedim içine. Difj Sanders ortaklığıyla albümün en değişikli sularında kulaçlar atan Hançer herkesin anlayabileceği üzere gizli saklı bir hit! Sözler nakış gibi işlenmiş vokale, söküp atılabilecek gibi değil. Bedelini Ödedim soundunu çok çok beğendiğim işlerden biri oldu. Alışageldiğimiz final şarkılarından uzak bir yaklaşımda olmasıyla beraber kelimenin gücünden anlayanlar için devasa bir nokta. 


Elbette güzel şeyler duyacağımıza emindik ancak aklıma "acaba?" endişelerinin gelmesine engel olamıyordum. Dedim ya çokça hit dolu bir başlangıçtan sonra böyle ilk albümler her zaman risklidir. Görünen o ki Melike Şahin beklentinin de üzerine çıkan ilk albümüyle heyecanımıza heyecan katmaya devam etmeye niyetli. Kendi adıma çokça memnunum böyle bir albümü 2 gündür dinlemekten. Popülizmden mümkün olduğu kadar uzak, aşina olduğumuz şarkı formatlarıyla eskiye özlem duyanların yüreklerine su serpen, kitlelerce de çokça sahiplenileceğine inandığım, biraz daha sözü artırmak gerekirse 2021'in en iddialı işlerinden biri olduğuna yemin edip kanıtlayamayacağım bir albüm olmuş Merhem! 

Umarım eski normalimize yakınsar ve şarkıları hep beraber göz göze, aynı solukta söyleyeceğimiz günleri çok beklemeyiz. Eli, emeği, fikri geçen herkese teşekkürler. 


Albümün Yıldızları: Hepsi Geçti(10), Hançer(9), BEDELİNİ ÖDEDİM(9)

Zirveyi Zorlayanlar: Nasır, Gönlüm Durur Orda, Uykumun Boynunu Bükme

Pek Isırmayanlar: Sardunyanın Kırmızısı


Albüm Genel Puanı: 8/10