11 Aralık 2018 Salı

Damarda Durmayan Deli Bir Kan

Gaye Su Akyol olarak da bilinen GSA'nın 3. albümü Ekim ayında ortamlara salınan İstikrarlı Hayal Hakikattir'i yazmak için uzun zamandır tembelliğe yatıyordum, yeni kalktım sayılır. Bir önceki albümünde epey gömdüğümü düşündüğümden midir nedir bir yumuşama hissettim, bir saldım kendimi GSA'ya karşı sanırım ama bu pozitif hava sadece benden kaynaklanıyor olamazdı... Evet GSA bu albümde de farklı şeyler yapmıştı ve ne yaptıysa bana acayip güzel ve dozunda geliyordu. Bakalım neler olacaktı...

Öncelikle bir önceki albüm gerçekten zorlama ve fazla makam kokan dizayn bir albüm gibi geliyordu - içerisinde iyi şarkı barındırsa bile - bana. Fakat yeni albümde bu eşik aşılmış ve daha türler arası, daha ele avuca sığmayan bir GSA duyuyoruz ve bence bu çok iyi bir şey! Yakın zamanlardaki bir röportajında dinlediği türleri bu albümde GSA ile harmanladığını söylüyordu, sanırım leziz kısmı bu parçada gizli.

Şarkıları kısa kısa yorumlayacak olursak; albüme adını veren İstikrarlı Hayal Hakikattir iyi niyetli bir giriş yapıyor ama biraz o son kısımları uzatmasalar daha bir tadından yenmeyecekmiş, hadi next next geliyor son 30-40 saniyede. Bağrımızda Taş ilk şarkıdaki düşüklüğü tamamen alıp götürüyor ve bambaşka bir evrenden selamlıyor bizi. Çook iyi bir şarkı! Laziko bana fi tarihindeki Yasemin Mori - Geronimo'nun daha köklerine sımsıkı sarılan bir versiyonu olarak güzel geldi açıkçası. Özellikle Çayeli'nden Öteye coverından sonra :) Gölgenle Bir Başıma ise karanlık sounduyla baya aldı beni kara deliklerine... Peşine gelen Meftunum Sana'daki müzikal yaklaşıma kesildiğimi söylemem gerek, sözler beni pek açmadı ancak dinliyorum, geçmiyorum. Peşinde öyle 3 hazine gizlemişler ki, hani bu aşamaya gelebilen zaten kaymağını yesin dercesine... Şahmeran, ispanyol gitarlarla İstanbul Kırmızısına boyuyor her yeri. Akabinde ise bu albümün en başarılı şarkısı olarak gördüğüm Bir Yaralı Kuştum var. 2018 model arabesk budur! Deli bir damarı var ve kanınızı bırakmıyor, sömürüyor baya... Kaç posta dinlediğimi bilmem doğrusu, leziz bir karışımdı abartmadan bir diğer şahaneden bahsedelim... Barış Manço'dan daha önce hiç duymadığım, duyduysam da hatırlamadığım bir eserdi, GSA sağ olsun, var olsun harika bir düzenlemeyle hatırlattı bizlere. Linç yemeyeceksem kendisini orijinalinden daha başarılı olan coverlar listesine gönül rahatlığıyla ekleyebilirim. Başıma bir şey gelirse sizden bilirim ha! Halimiz İtten Beter modu düşürmüyor, ponçik ponçik yudumluyoruz buzsuzumuzu (: Boşluk ve Sonsuzluk ise tam bir soundtrack olmamış mı?



Yer yer trip hop, aşırı saykodelik ve delimtirek halleri içerisinde barındıran, yer yer düşündüren, düşürürken güldüren, güldürürken duygulandıran bir GSA albümüyle daha baş başayız! Açıkçası fazlasıyla beğendim bu albümü. Neredeyse ilk albüm ruhunu yakalamış ve şu an aralarında kıran kırana bir mücadele var gibi...

Emeğine geçen herkesin ellerine sağlık

Bir önceki albüme 6/10 vermiştim, bu albümdeki şarkıların hakkı 7,5! Valla ben Spotify'dan indirdim, fiziki kopyası olsaydı onu da alırdım çünkü baya arşivlik bir çalışma olmuş.

Albümün Yıldızları: Bir Yaralı Kuştum, Hemşerim Memleket Nire, Bağrımızda Taş, Şahmeran
Kesin Bunlara Bakın: Halimiz İtten Beter, Boşluk ve Sonsuzluk
Daha İyileri de var boolum: Meftunum Sana


21 Ağustos 2018 Salı

Tilbe’nin Harbiye Rüzgarı

Yıldız Tilbe uzun yıllardır çıkmadığı Harbiye Açık Hava sahnesinde nihayet sevenleriyle buluştu. Er meydanı olarak bilinen Açık Hava’da adeta gövde gösterisi yaptı ve yapmaya devam ediyor. Yanılmıyorsam yoğun istek üzerine 4. konserine çıktı. İlk konser haberini aldığımda buruk bir mutluluk yaşadım çünkü konsere gidememiştim. Daha sonra 13 Ağustos Pazartesi günü 3. sü yapılan konsere katılabildim. Özellikle ilk konserin videolarını izledikten sonra konsere daha çok heveslenmiştim. Aşk Yok Olmaktır, Kim Anlar, Kolay Değil, Ben Masumum gibi Tilbe konserlerinde   yer almayan şarkılardan oluşan bir playliste yer verilmişti.

 Konser Delikanlım ile başladı, bu şarkıyı modunda olduğu zaman çok dik bir sesten okuyor genelde Tilbe, yine öyle olmuştu. Akabinde Vazgeçtim ile devam edildi, Sana Değer, El Adamı, Kim Bu Gözlerindeki Yabancı, Beni Benden Alırsan, Ummadığım Anda, Emi, Çat Kapı, Çabuk Olalım Aşkım, Kandıramazsın Beni, Hastayım Sana, Ama Evlisin, Haberi Olsun gibi klasikleşmiş şarkılarla konser devam etti. Kış Gülleri, Kış Güneşi, Yalan Mı, Sevdanın Tadı ve Yalnız Çiçek le konsere renk geldi. Gelelim konser eleştirilerime,


  • Öncelikle playlist değiştirilip düzenlenmeli. Evet klasikleşmiş şarkılarını okuması zaten bekleniyordu ve iyi de oldu ancak daha az bilindik şarkılarına da yer vermeli. Aşk Yok Olmaktır, Buz Kırağı, Arzular Arsız, Vursalar Ölemem gibi son dönemde parlayan şarkılarına da yer vermeli. 
  • Hayatı Tesbih Yapmışım, Erik dalı Gevrektir gibi “ oynamaya “ yönelik şarkılar kitleyi memnun edip oynatsa bile beni hiç tatmin etmedi. Kendi şıkır şıkır şarkıları varken piyasa şarkılarını kullanmasını sevmedim. Kimse oraya Yıldız Tilbe’den Erik dalı Gevrektir dinlemeye gelmiyor buna eminim... 
  • Harbiye sahnesine çıkarken arkada windows media player’dan alınma görüntüler hoş durmuyor, görsel ya da ışık şov beklemiyoruz kendisinden ancak bununla ilgilenen ekibi daha dikkatli görseller seçse daha şık olur :) 
  • Genel olarak az konuşup çok şarkı söylemesini beğendim. 
  • Organizasyon orta şekerliydi, merdiven biletleri bile doluydu. 
       Playlist düzeltilirse daha keyifli konser olacaktır. 
       Nihayet kendisine gereken değerin verilmesi bir dinleyen olarak beni mutlu ediyor. Tüm eksikliklerine rağmen Yıldız Tilbe Harbiye sahnesinde parladı 💫 

9 Haziran 2018 Cumartesi

Bazen Öyle Olur

Bazen öyle olur...

Son 10 yıldan aklında kalan bir pop şarkısı söyle deseler ilk söyleyeceğim şarkılardan biri olurdu herhalde Simge’nin Yankı’sı... Bir çok insan için de böyle bir etkiye sahip olduğunu gözlemliyorum şarkının. Yankı, Simge için önemli bir eşikti aslında. Çünkü bu tip hit ve kalıcı şarkılar yaptığınızda insanlarda bir bağlılık oluşturursunuz ve daima o tavırda, soundda şarkılar yapmanızı beklerler sizden. Nitekim böyle de oldu. Devamında gelen ve klibi için önemli bütçeler ayrılan Kamera tutmadı, Prens ve Prenses aslında iddialı olabilecekken bekleneni veremedi. Devamında gelen Üzülmedin Mi ise tekrar bir lale devri yaşattı bana göre Simge’nin kariyerine. Tüm bu tekliler ile birlikte albüm hazırlığında olduğunu biliyorduk. Yankı’nın öncülüğünü ettiğini bir beklenti oluşmuştu dinleyicide zaten. ‘ Simge ne kadar kötü bir şey yapabilir ki? ‘ diye özetleyebilirdik durumu. Nitekim Twitter’dan oldukça iddialı açıklamalar yapmaya başladı Simge. Tarih ise sürekli attı da attı. Titizlendiği belliydi diyordum içimden ama bi süre sonra olayın takibini bıraktım. Çıktığı zaman zaten haberimiz olurdu!

Geçtiğimiz hafta o merakla beklenen albümünü çıkardı. 12 şarkı ve 2 yeni düzenlemenin bulunduğu albüm bütün hafta kulaklığımdaydı. Onurr, Alper Narman, Sezen Aksu gibi önemli bestecilerle çalışılmıştı. Açıkçası beklentimi tam anlamıyla karşıladı mı bunun cevabını henüz veremiyorum ama iyi kotarılmış bir pop albümü olduğunu düşünüyorum fakat şarkıların verimliliği konusunda şu an için soru işaretlerim var. Başarılı teklilerin ardından albüm formatlı bir iş hazırlamak bu yüzden risklidir. Sound olarak belli bir kalıba hapsedilmemiş olmasını beğendim. İşçilik konuşmuş albümde diyebilirim. Ben Bazen, ilk klip şarkısı olmuş. Klibi de şarkıyı da beğendim. Simge’yi iyi yansıttığını düşünüyorum. Pes Etme, albümde yüksek puan verdiğim şarkılardan biri. Mutlaka klip gelmesini isterim. Hu, albümün ağır toplarından. Daha önce Onurr’un albümündeymiş ama hiç fark etmemiştim benim hatam. Simge’nin sesine yakışmış bu güzel şarkı. Yine Onurr’un kaleminden çıkma Aşkın Olayım albümde favorim olan iki şarkıdan biri, diğeriyse Kalp Kırmak. Özellikle düzenlemesiyle gönlümü çelmeyi başardı. Merakımdan bakıverdim kimin işiymiş bu güzellik diye, şaşırmadım. Murat Dalkılıç’ın underrated albümü Epik’in mimarlarından başarılı aranjör Öğünç Başara’nın düzenlemesi çıktı altından. Albümde ortalama sularda yüzen şarkılar ise Yalnız Başınaİster İnan İster İnanmaAyrılık YazmasıRam ta tam. Sezen Aksu ve Sibel Algan imzalı Öpücem’e ise hiç ısınamadım. Bir daha açıp dinleme hissi uyandırmadı maalesef. Albümün kapanışı olan Gülümseyişinle Uyandım, akustik havası ve Simge’nin kaleminden çıkmış olmasıyla tatlış bir etki uyandırıyor bende.



Genel olarak dinlenilebilir bulduğum, müzikal işçiliğini ayrıca sevdiğim, içerisinde hit potansiyeli yüksek şarkılar barındıran bir albüm olmuş Ben Bazen. Fotoğrafların güzel oluşuyla birlikte albümün kapak tasarımı beğenmedim. Simge o kadın değil dinleyicilerinin gözünde.

Dinlemeden geçmeyin, hal ve huyunuza uygun şarkılar bulabilirsiniz bu albümde...

Albümün Yıldızları: Kalp KırmakAşkın Olayım, Pes Etme
Öne Çıkan İşler: HuBen Bazen
Yıldızı Düşükler: Öpücem

Albümün Genel Puanı 7 / 10

14 Mayıs 2018 Pazartesi

Başka Bir Yol Var!

Şebnem Ferah...
Türkçe Rock Müzik denildiğinde akıllara gelen ilk isimlerden biri. Hatta o isimlerden istikrarlı bir şekilde müzik yaşamını sürdürenlerin başında gelir. Disiplini, çizgisini bozmayışı hep takdir edilir alkışlanır. Albüm yapmasa bile üniversite şenliklerinin, açık hava konserlerinin demirbaşı gibidir. Üretkenliğinin durağanlaşması mıdır, piyasaya takındığı tavır mıdır, daha ağırdan alışı mıdır nedir bilinmez ama son 10 yılda 3 albüm sundu dinleyicisine. Albüm aralıkları da kallavi sayılabilir. Benim Adım Orman 2009, Od 2013, Parmak İzi ise 2018 çıkışlı. Tabi Ferah bu sürelerde köşesine çekilmedi, bol bol konserler verdi.

Önce akustik soundlu bir albüm hazırlığında olduğunu öğrendik. Bu, sevenlerinin uzun süreden beri beklediği bir haberdi. Tabi beni de heyecanlandırmıştı. Daha sonra ise yıllardır ( bildiğim kadarıyla 1997'den beri ) beraber çaldığı ve grubunun dinamosu olarak görülen Metin Türkcan ekipten ayrıldı. Bu ise sevenlerinin duymak istemeyeceği türden bir haberdi fakat ben yine heyecanlanmıştım. Hatta küs ayrıldıkları söylendi falan filan o kısımlar Rock Magazin türüne girdiği için çok kurcalamıyorum. Bu gelişmeye heyecanlanmamın sebebi ise Şebnem Ferah'ın gitar tonlarının bu saatten sonra neye benzeyeceği yönündeki soru işaretlerimdi. Nitekim bu artçı deprem büyük bir zelzeleye aman vermeden sonlandı ve gruba Mor ve Ötesi'nden tanıdığımız Kerem Özyeğen dahil oldu ve yeni albüme bu gelişmelerle gidildi...

Son albümleriyle beraber en çok gol yediği yer ' Sürekli kendini tekrar ediyor ' zaafı olan Şebnem Ferah, yeni albümü ile birlikte bu eleştirileri de bir nevi göğsünde yumuşatıp taca çıkarmışa benziyor. Metin Türkcan yine albümün önemli bir kısmında yer kaplamış fakat Kerem Özyeğen'in dahli albüme rengini veren madde olmuş. Eleştirilere kulak kabartmış ve kan değişikliğiyle hayata dönen bir Şebnem Ferah albümü olmuş Parmak İzi. Hareketli intro şarkıları konusunda bir usta olarak gördüğüm Şebnem Ferah, bu albümde de Şarkılar Yalan Söylemez ile beni yanıltmıyor. Hemen ardından ise albümün bana göre yıldız şarkısı Başka Bir Yol Var başlıyor... Ah! İşte Şebnem Ferah'ın uzun yıllar aradan sonra mükemmel bir denge üzerine inşa ettiği bir hit! Başa sarmalık, sarıp sarmalamalık... Sonrasında gelen Koridor'u dinleyicisi pek sevdi ama ben pek ısınamadım. Dur hemen dağılma dercesine albümün diğer önemli hiti Küllerinden başlıyor. Akılda kalıcı, Perdeler/Kelimeler Yetse dönemini andıran düzenlemesiyle kesinlikle en iyi Şebnem Ferah şarkıları arasında yerini alacak bir şarkı bu. Gemileri de... Limanları daaaa! diye geziyorsunuz bir süre etrafta böyle bir yan etkisi var. Hemen akabinde gelen Vicdan ve Son Tango albümün yine eli yüzü düzgün ama pek parlamayan işleri. Parmak İzi ise catchy gitar riffleri dışında aman aman bir şey vaat etmese bile dinletiyor kendini. Bu şarkıdaki tahmin edilebilir matematik, güzelim riffi biraz ziyan etmişe benziyor. Albüm yapmadığı aralıkta memleketin yanmasından elbette hassas bir şarkı sözü yazarı olarak payına düşeni alacaktı Ferah'ın kalemi, bunu Sözde Namus ile yansıtıyor. Ajitasyona gerek duymadan, büyük cümlelerden kaçınarak ve son derece estetik bir açıklıkla anlatıyor derdini yurdumun kadınının... Şarkı bitimine yakın kopan figanın hissettirdiklerini yazmak ise mümkün değil. Kapanışı ise en büyük albümü olan Kadın'dan esintiler taşıyan çok güzel iki şarkı ile yapıyor Parmak İzi. Birinin adı Kıramazsın; Zaten üstünden geçtiler kalbimin, kıramazsın diyor olgun bir kabulleniş ile. Diğerinin adı Koyu, koyu bir umut aşılıyor damardan. Nefis!




Tüm stüdyo ekibi olarak çok başarılı bir iş çıkarmışlar ortaya. 5 senelik ara gerçekten yaramış. Parmak İzi, düşüşe geçen Şebnem Ferah'ın ivmesini toparlayabilecek şarkılara hatta hitlere sahip. Politik ve duyar sosu çok tadında yedirilmiş şarkılara. Bir önceki albümüne nazaran bu kadar sivrilmesinin en önemli sebebi ise şarkıların uzun gitar ve davul sololarıyla gereksiz yere uzatılmaması gibi geliyor bana. Şebnem Ferah albümlerinde mutlaka 5 hatta 6 dakikalık şarkılar bulunur. Bu albümde de var hatta ama şarkı süreleri azalmış daha ziplenmiş ve direkt sonuca gidilmiş. Tüketim hızının arşa çıkmasıyla beraber dinleyicinin bir şarkıya tanıdığı şansı ve diğer şarkıya geçiş hızını belirleyen parametreleri göz önünde bulundurduğumuzda uzun şarkıların pek de şansının olmadığı aşikar. Tabi bu formülasyona riayet edip müzik yapılmamalı o da bir başka görüş. Ortaya çıkan albümden bir Şebnem Ferah dinleyicisi olarak memnunum.

Albümün hitleri: Başka Bir Yol Var, Küllerinden
Albümün yıldızları: Şarkılar Yalan Söylemez, Sözde Namus, Kıramazsın, Koyu
Albümün yıldızı düşükleri; Koridor, Son Tango 

Albümün Genel Puanı: 7/10


15 Şubat 2018 Perşembe

Geceye sesleniş!

Tuğçe Şenoğul ilk albümü Gölgelerine yi ortamlara salalı birkaç ay olmuştur. Zaman zaman bazı gecelerde, kimi gündüzlerde albümü yokluyordum. Baştan sonra konsantrasyon ve yoğunlukla dinleme şerefine geçtiğimiz günlerde eriştim. Öncelikle memlekette pek örneği olmayan bir iş olduğunu düşündüm. Şarkıların her biri ayrı bir derinliğe hizmetkar ve dinlerken mutlaka loş bir ortam oluşmasını istiyorsunuz. Şarapla iyi giden bir albüm. Albümle ilgili fikir beyan edenlerin kesiştikleri ortak kümenin elemanları; Gece, melankoli, karanlık ve synth'lerin oluşturduğu saykodelik atmosfer. Daha fazlası şarkılarla kuracağınız bağa göre değişebilir. Albümde Görkem Karabudak ve Taner Yücel ile çalışılmış ki Görkem Karabudak bence nereye elini atsa oraya çiçekler açtıran bir müzisyen. Birleşim gayet güzel tınlamış.






Şuna benzemiş, bunu andırıyor yorumlarını yapmak istemiyorum. Trip Hop esintileri olduğu aşikar fakat kendini böyle konumlandırmamış ve açılmış bu albüm. Peşinde görselliğini de beraberinde getiren, dinlerken hayal dünyanızda bir takım imgeler belirten şarkıların hakim olduğunu söyleyebilirim. Tuğçe Şenoğul'un resim ve fotoğraf ile olan ilgisinden kaynaklı olabilir bu durum, bilemedim. Bıraktığın İzler, Kaptan gibi vurucu ve ses getirebilecek şarkılara sahip. Vokalinde ise karanlık tonlar, pes bir isyan ağırlıkta. Zaten alaturkaya bulaşmamış olması bir müzik dinleyicisi olarak benim için çok yerinde bir karar. Genel olarak iyi bir başlangıç albümü olduğunu düşünüyorum. Yolu Açık Olsun!

Albümün Yıldızları: Bıraktığın İzler, Kaptan
Mutlaka Şans Verilesiceler: Evi Bulacağım, Bunu Sana Demiştim, Bir Of

Albümün Genel Puanı: 7/10

1 Şubat 2018 Perşembe

Sistemsel Razı Gelişler

2018 güçlü kadınların topuk seslerinin duyulacağı bir yıl olacak demiştim. Kadın vokaller uzun yıllardan sonra albüm formatında işler yayınlamaya başladılar. Bunlardan biri de sevgili Pamela. En son albümü olan Stil Zengini 2010 yılında çıkmıştı. Albümde ingilizce sözlü çok güzel şarkılar da vardı. Bunlardan biri de çıkış şarkısı olan Say What You Want idi. İlk dinlediğimde, dönemin de rüzgarıyla sıkça dönen Eurovision'a kim gitsin? Kim bu uğurda şehit olsun? Ülkemizi kim kanının son damlasıyla o arenada temsil etsin? Tartışmalarında adı geçen attırı vıttırı isimlerden ziyade Pamela'nın bu iş için biçilmiş kaftan olduğunu düşünmüşümdür. Enerji desen Gwen Stefani'den, Madonna'dan, sıkça benzetildiği Pink'ten bir eksiği var mı? Zannetmiyorum. Üretim ve süreklilik anlamında bir aksama sorunu oldu hep Pamela'nın. Bir de yetenekli olunca insan bölünüyor da aynı zamanda. Oyunculuk da yapıyor, müzikalde de oynuyor e haliyle albüm yapma disiplinine bir türlü giremiyor ki zaten yapılan albümlerin geri dönüşü yok. Albüm yapmak için gerekli motivasyon ölmüş durumda. Her neyse sözün özü o albümden beri Pamela albüm formatlı bir işle çıkıp gelmemişti. 2013 yılında bir tekli yayınlamıştı adında. Enerjik bir altyapısı vardı işte Pamela böyle bir şey yapabilir! diyordum ama onun devamı gelmedi. Daha sonra çokça düette güzel sesini duyduk. Son yıllarda Aslanlar Gibi adlı bir tekli yayınlamıştı. Sözler hit makinesi Barlas Erinç'e aitse de aranjman bana göre oldukça kötüydü. O şarkı da dinleyici ile pek bir etkileşime geçmedi diyebiliriz. Esas bomba ise yine bir coverla geldi. Ümit Besen ile söylediği Seni Unutmaya Ömrüm Yeter Mi? şarkısı amiyane tabirle patladı. Pamela hak ettiği ilgiyi ve değeri İstanbul 2004'ten beri nihayet yıllar sonra görüyordu. 8 yıl aranın ardından yayınlamış olduğu yeni albümü Yara'nın perde arkasında bu ilgiyi diri tutmak olduğu yönünde izlenimlerim var. Bu 8 yılda yazdığı yeni şarkıları merakla beklerken bir anda ters köşe olduk ve 9 adet cover ve 1 adet cover remixin yer aldığı bir albümle çıkageldi. Şarkılarda Pamela'nın yorumu ne kadar güçlü olursa olsun, sesini-soluğunu ne kadar özlemiş olursak olalım 8 yılın beklentisini karşıladığını düşünmüyorum. En azından kendi fikrim adına konuşabilirim. Yeni bir üretim yapmak sahiden çok mu zorlaştı? Kısırlaştı mı tüm duygularınız? Geçmişte gayet güzel işler yaparak alternatif durabilmeyi başarmış bir müzisyenin arabesk akıma kapılıp gittiğini görmek, eskiler adına üzücü. Tutunabilmek için şart mıdır cover? arabesk? Bu şarkılar zibilyon tane şarkıcı tarafından zaten söylendi, posası çıkarıldı. Yeni vizyonumuz bu mudur? Olmamalı...




Radyo dostu bir albüm, iyi bir şarkıcı, ılımlı ve garanti şarkılar.. Bu albüm bana Konuşsana Birtanem ve Sen Olmayınca şarkıları dışında pek dinlenilebilir gelmedi ne yazık ki. Bahsini geçirdiğimiz kişi No Name biri olsaydı da aynı şeyleri söylerdim fakat Pamela'nın da bu neo-arabesk kalıba girdiğini görmek yorumlarımı biraz daha sivrileştirdi. Kendisini pek severim benimki bir dinleyici eleştirisi yalnızca. Daha öncesinde de cover şarkılar söylemişti bunun da farkındayım. Cover seviyor ve sesine de yakışıyor ama şu dönemde böyle bir albüm yapmak bana korkak bir adım gibi geliyor, üzgünüm. Bu albümün, Pamela'ya tahmin ettiği şekilde iyi bir başarı grafiği getireceği açık. Tutmaması için hiçbir sebep yok. Sevgili Pamela da başarısının keyfini sürsün demekten başka bir seçeneğim kalmadı :) Yine de güzel sesiyle şarkılar söylediğini, müzikle var olabildiğini görmek güzel.

Albümün Yıldızı: Sen Olmayınca
Bir Şans Verin: Konuşsana Birtanem, Taht Kurmuşsun 
Zayıf Halkar; Ağla Halime, Kaç Kadeh Kırıldı, Sözüm Ona Sevdim.

Albümün Genel Puanı; 5,4
 

31 Ocak 2018 Çarşamba

Mori'de Iska Yok! Bam Bam Bam!

    Yasemin Mori'nin yepyeni albümü 'Estrella' tam da tekdüze giden, benzer melodilerin kıyasıya yarıştığı sıkıcı müzik piyasamızda bir yangın çıkarmaya niyetli bir halde ortamıza düştü. Öyle ki albüm kendi içinde bile oldukça farklı tınlayan şarkıları barındırıyor. Zaten Yasemin Mori'den de zıttını beklemek doğru olmazdı. Çıkarmış olduğu dört albümün de birbiriyle alakası yok. Sürekli kendini güncelleyen, büyüyen, birtakım acayip yollara girdikçe dinleyicisini de o evrene götüren bir müzikal anlayışa sahip. Ülkemizde ise genelde bi şarkıyı tutturunca ' Hah, budur! Buradan yürüyelim abi.. ' anlayışı hakim. Paragrafın başında belirttiğim tekdüzeliğin arkasındaki bakış açısı bu aynı zamanda. Yasemin Mori ise buradaki cesur tavrı ile alkışı ve saygıyı çokça hak ediyor. Üstelik, açık konuşmak gerekirse yaptığı müziğin çok bir pazarı bile yok. Kendi hayal dünyasını kuruyor ve yaşıyor. Geçenlerde Twitter hesabından buyurduğu gibi ' Ben buyum, müziğim de bu işinize gelirse ' restini çekiyor hem piyasaya hem de onu anlamamakta ısrar eden dinleyicilerine. Estrella ile ilgili gelen etkileşimlere sosyal medyada şöyle bir göz gezdirdim de şimdilik ikiye bölünmüş kitle. 'Hayvanlar' dönemindeki, kulakların daha aşina olduğu bir müziği olan Yasemin Mori'yi özlüyor ve onu geri istiyor 2010'lardan beri kitlenin bir yakası. Bu kitle Deli Bando'yu uçukluk olarak tanımlayıp, o rüyanın içine girmeyi reddedenlerdi aslında. Müziğe karşı tüketici olarak bile daha bilindik sularda yüzmeyi seven, değişime kapalı ve ön yargılı bir tutum bu. O kitle Finnari Kakaraska'yı da benimseyemedi. Belki ' Gel ' coverı onları bir nebze olsun ümitlendirmiş olabilirdi. Son albüme gelen olumsuz tepkilerin kaynağı da Yasemin Mori'nin değişimden dem vuruyor. Sanatçının bu devinimini kabul edebilen kitle ise heyecanla ve merakla Yasemin Mori'nin yeni şarkılarını bekler durumdaydı zaten. Finnari Kakaraska'dan istediği etkileşimi aldığını zannetmiyorum Mori'nin fakat değişimi körükleyen disiplinin beslendiği yer bu etkileşimsizlik değil elbette. Ben Yasemin Mori'nin müzikal anlayışını kafamda oturtabildiğimden, zaten bir sonraki albümün diğerlerine hiç benzemeyen ve tamamen yeni ufuklara seyahate çıkmış bir albüm olacağını tahmin ediyordum. Nitekim yanılmadım. Basıklık, sindirilmişlik ve gerginlik duygusunu birey olarak fazlaca hissettiğimiz şu günlerde müziğin iyileştirici gücü ile buluşmaya çok fazla ihtiyacımız vardı. Yasemin Mori ise tam da buna hizmet edecek şekilde pozitiflik yayan bir albüm hazırlamış. Serseri bir uçuculuğa ait değil bu pozitiflik. Aslında aklı başında, ne istediğini bilen, kararlı ve dimdik bir pozitiflikten bahsediyorum. Kesinlikle ihtiyacımız olan şey bu tutkuydu!




     9  adet sıfır şarkı bulunuyor bu albümde. Sözlerde her zaman olduğu gibi Mori'nin kalemi var ve yine Korhan Futacı ortaklı şarkı bulunmakta. Geçiriverdim İçimi'de ise Ayşegül Savgı ile el ele verilmiş. Tüm düzenlemelerde Gürsel Çelik imzası var. Albümün omurgası diyebiliriz bu arada Gürsel Bey'e. Daha önce Ayşe Hatun Önal ile olan çalışmasını çok beğenmiştim. Zaten albümle ilgili ilk haberler gelmeye başlayıp, Gürsel Çelik adını görünce Mori'nin daha janjanlı bir şeyler yapacağını anlamıştık. Diğer Yasemin Mori albümlerinden en ayırt edici özelliği ise yaylıların, alaturka enstrümanların yoğun bi şekilde kullanılmasını söyleyebiliriz. Şarkılardaki bu alaycı alaturkalık Mori'nin sesine de bestelerine de son derece yakışmış. Vıcık vıcık arabesk bir yaklaşım yok, her şey dozunda, ajite edilmemiş. Albümdeki şarkılara tek tek değinecek olursak da Karambol, sempatiklikten kendini yırtacak olan ana melodisi ile ıslıklarıma yerleşti ve uzun süre oradan çıkmayacak gibi. Geçiriverdim İçimi, yine albümde en sevdiklerim arasında. Bahsettiğim alaycı alaturkalık bu şarkıda mevcut. Mori'yi bu şarkının klibinde şöyle ateş başında eteğini savururken düşünüyorum sürekli :) Biraz klişe bir ispanyol tema ama olsun. Satsuma, sözlüğe koşuşturmaya teşvik eden akışı çok hoş bir şarkı. Albümü dinlediğim ilk turlarda keşke nakaratını da introsu ve akışı gibi hazırlasalarmış, o çıkış olmasaymış diye düşünmüştüm ama dinleye dinleye alıştım hatta sevdim bile. Özellikle dinmiyor dinmiyor kısımları oldukça catchy! Estirelim Mi? ise albümde en ısınamadığım şarkı oldu açık ve net. Eypio biraz yükseltiyor şarkıyı. Çıngıraklı Dilber albümün en yerinde oturtmayan işlerinden biri! Esrarengiz girişine bayıldım. Şarkı nakaratta ise kopuyor! Konserlerde bu şarkıda salınacağımız günler yakında, aman ha sakın çalmamazlık etmesin :) Tuzlu Su,  Hayvanlar'ı özleyenlerin, Deli Bando fanatiklerinin seveceğine emin olduğum albümdeki favori şarkım. Bir çok kişinin de favorisi olmuşa benziyor. Galiba tutku olarak, en sevdiğim Mori şarkısı olan Ustura'yla özdeşleştiriyorum bu şarkıyı. Çünkü onun gibi acımasızca damardan giriyor! Konyak, sürpriz bir Cem Yılmaz düetini içeriyor. Bence ikinci bir Nolur Nolur vakası olacak ve bu düet çok sevilecek :) Açıkçası tanıştıklarını dahi bilmiyordum ama çok iyi düşünülmüş ve kotarılmış bu düet. Uçan Kedi, Korhan Futacı sosu ve özellikle nakarata doğru keskin geçişiyle albümdeki iddialı şarkılardan. Darbukaların kemanlarla sevişmesi akıllara ister istemez Nil Karaibrahimgil şarkılarındaki trafiği getiriyor. Sadece bir andırış bu. Nolur Nolur dönemlerinde oldukça benzetilirdi bu ikili fakat ben Mori'nin daha derin bir müzik evreni olduğunu düşünüyorum ve bir benzerlik göremiyorum. Belki bu şarkıda da Futacı ile düet iyi olabilirmiş. Yine Buluşuruz'dan sonra güzel bir ters köşe olurdu :) Macera, albüme şık bir kapanış yapıyor. Hırpalayıcı bir enayilik değilse bu... güzel kapanış!




     Albümde bence her şey çok iyi düşünülmüş. Şarkılar çok sağlam. Eksiklerine gelecek olursak Estirelim Mi yerine başka bir şarkıyla çıkış yapılabilirdi gibi geldi. Çıkış şarkısının amacı albüme dair ilgi uyandırmaksa bu ilgi olumsuz yönde uyanmışa benziyor bir çok kişide. Bi şarkı yüzünden Mori'yi harcayacaklar için çıkışlar sağdan ama bence bu albüme bir şans verin derim çünkü bana göre Hayvanlar albümünden sonra popüler kitleyle en çok kucaklaşacak albümü olmuş Estrella. Albümden önce Instagram hesabında ' yeni bilenmiş bir bıçak gibi şeytan sol omzumda, kalbime attığın pençeyi yediğim günden beri koparıyorum o gülleri, dikenleri mi umrumda? ' şeklinde sözleri olan çok hoş bir şarkı paylaşmıştı piyano eşliğinde Gürsel Çelik ile beraber, heh işte o şarkıyı albüme almamış :( Ne var yani bir şeyler de klasik olsaydı da 10 şarkılık bir albümün 10. şarkısı da bu şarkı olsaydı :) Hayıflandım! Arızalandım! :) Yine albüm öncesi gitarcısı ile birlikte Ustura ve Üzerimde Kehanetin performanslarını paylaşmıştı. Tek bir gitar ve Mori'nin çağlayan sesi ile birlikte çok hoş bir tını çıkmıştı ortaya. İşte o tınıyı albümde aradım ama yoktu. O tandansta bir şarkı da çok yakışırmış bu albüme. Artık gelecek seferlere :)

   Tutkunun hakim olduğu bu albümün kapak tasarımının da alevi harlayan kızıl tonlardan oluşması detayı oldukça bütünleyici! Posterdeki Ozzy Osbourne bakışları ise yanıyor, yandırıyoor!

Albümün Favorisi; Tuzlu Su, Uçan Kedi, Çıngıraklı Dilber, Karambol
Mutlaka Bir Şans Verin; Geçiriverdim İçimi, Satsuma, Konyak 
Albümün En Zayıfı; Estirelim Mi? 

Albümün Puanı; 7,8